www.ASKmekan.Net Ask, Sevgi, Sohbet |
|
| Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali (Alfabe Sırasına Göre) | |
| | |
Yazar | Mesaj |
---|
NiLuFeR
Mesaj Sayısı : 191 Puan : 231 Kayıt tarihi : 02/05/09
| Konu: Geri: Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali (Alfabe Sırasına Göre) C.tesi Mayıs 02, 2009 7:44 pm | |
| 151, 152- Ha!.. Onlar, süphesiz uydurduklari iftiralarindan dolayi: "Allah dogurdu" derler. Hiç süphesiz onlar, yalancidirlar.
153- (Allah) kizlari ogullara tercih mi etmis?
154- Size ne oldu? Nasil hükmediyorsunuz?
155- Hiç düsünmüyor musunuz?
156- Yoksa sizin için açik bir delil mi var?
157- O halde, eger dogru söylüyorsaniz getirin kitabinizi.
158- Onlar, Allah ile cinler arasinda bir neseb (hisimlik bagi) uydurdular. Oysa andolsun cinler bilirler ki, o yalancilar mutlaka cehenneme götürüleceklerdir.
159- Allah, onlarin yakistirdiklari vasiflardan münezzeh ve yücedir.
160- Fakat Allah'in ihlas ile seçilen kullari baska (onlar, Allah'i böyle sirk ile vasiflamazlar).
161, 162, 163- Çünkü siz ve taptiklariniz, kendiliginden cehenneme saldiran kimseden baskasini, Allah'a karsi kandirip, saptiramazsiniz.
164, 165, 166- (Melekler): "Bizden her birimizin belli bir makami vardir. Biziz o saf saf dizilenler, biziz! Biziz o tesbih edenler, biziz!" derler.
167, 168, 169- (Müsrikler) söyle diyorlardi: "Eger yanimizda önceki (ümmet)lerden bir kitap olsaydi, elbette biz de Allah'in ihlas ile seçilmis kullarindan olurduk."
170- Fakat simdi onu inkâr ettiler. Ama ilerde bileceklerdir.
171, 172, 173- Andolsun ki peygamberlikle gönderilen kullarimiz hakkinda su sözümüz geçmistir: "Onlar var ya, elbette onlar muzaffer olacaklardir ve elbette bizim ordularimiz mutlaka galip geleceklerdir."
174- Onun için sen, bir süreye kadar onlardan yüz çevir.
175- Onlara (inecek azabi) gözetle .Yakinda onlar da göreceklerdir.
176- Ya simdi onlar, bizim azabimiza ugramakta acele mi ediyorlar?
177- Fakat (azabimiz) onlarin sahasina indigi zaman, (o aci sonuçla) uyarilanlarin sabahi ne kötüdür!
177- Fakat (azabimiz) onlarin sahasina indigi zaman, (o aci sonuçla) uyarilanlarin sabahi ne kötüdür!
178- Yine sen, bir süreye kadar onlardan yüz çevir.
179- (Inecek azabi) gözetle! Yakinda onlar da göreceklerdir.
180- Senin güç ve kuvvet sahibi Rabbin, onlarin yakistirdiklari vasiflardan münezzeh ve yücedir.
181- Gönderilen bütün peygamberlere selam olsun.
182-Hamd, âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur. | |
| | | NiLuFeR
Mesaj Sayısı : 191 Puan : 231 Kayıt tarihi : 02/05/09
| Konu: Geri: Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali (Alfabe Sırasına Göre) C.tesi Mayıs 02, 2009 7:44 pm | |
| SEB`E
Bismillahirrahmanirrahim
1- Hamd, o Allah'indir ki göklerde ne var, yerde ne varsa hep O'nundur. Ahirette de hamd O'nundur. O hüküm ve himet sahibidir, herseyden haberdardir.
2- Yere ne giriyor ve ondan ne çikiyor, gökten ne iniyor ve ona ne çikiyorsa (Allah) hepsini bilir. O çok merhamet edicidir. Çok bagislayicidir.
3- Inkâr edenler: "Bize o kiyamet saati gelmez." dediler. De ki: "Hayir, öyle degil, gaybi bilen Rabbim hakki için kiyamet size mutlaka gelecektir. O'nun ilminden göklerde ve yerde zerre kadar bir sey kaçmaz. Bundan daha küçük ve daha büyük ne varsa, hepsi muhakkak açik bir kitaptadir."
4- Çünkü Allah iman edip iyi ameller isleyenlere mükafat verecektir. Iste onlar için bir magfiret ve cömertçe verilmis bol rizik vardir.
5- Âyetlerimizi hükümsüz birakmak için yarisanlara gelince, onlar için de pek kötü ve elem verici bir azab vardir.
6- Kendilerine ilim verilmis olanlar görüyorlar ki, Rabbinden sana indirilen Kur'ân, hakkin kendisidir. O, gücüne nihayet olmayan, her hamde lâyik bulunan Allah'in yolunu gösteriyor.
7- Böyle iken inkâr edenler söyle dediler: "Siz öldükten sonra, didik didik parçalandiginiz vakit, yeniden bir yaratilis içinde bulunacaksiniz diye, size birtakim haberler veren kisiyi gösterelim mi?"
8- O, bir yalani Allah'a iftira mi etti, yoksa kendisinde bir delilik mi var?" Hayir, dogrusu âhirete inanmayanlar, derin bir sapiklikla azab içindedirler.
9- Ya gökten ve yerden önlerindekine ve arkalarindakine bir bakmazlar mi? Dilesek kendilerini yere geçiriveririz. Yahut gökten üzerlerine parçalar düsürüveririz. Süphesiz bunda Allah'a yönelen (hakka gönül veren) her kul için bir ibret vardir.
10- Andolsun ki, biz Davud'a tarafimizdan bir fazilet verdik. "Ey daglar! Onunla beraber tesbih edin." dedik ve bunu kuslara da (emrettik) ve ona demiri yumusattik.
11- Bol bol zirhlar yap ve biçimlemede ölçüyü gözet dedik. Siz de iyi isler yapin, çünkü ben her yapacaginizi gözetiyorum.
12- Süleyman'in emrine de rüzgari verdik. Sabah gidisi bir aylik, aksam dönüsü bir aylik yol idi. Erimis bakir menbaini da ona sel gibi akittik. Hem Rabbi'nin izniyle elinin altinda cinlerden de çalisan vardi. Onlardan da kim emrimizden disari çikarsa ona ates azabindan tattirirdik.
13- Onlar, ona mihrablar, timsaller (heykeller) ve havuzlar gibi çanaklar ve sâbit kazanlardan her ne isterse yaparlardi. Çalisin ey Davud hanedani, sükür için çalisin. Ama kullarim içinde sükreden azdir.
14- Ne zaman ki Süleyman'a ölümü hükmettik, cinlere onun ölümünü sezdiren olmadi. Yalniz bir güve böcegi yere dayandigi asâsini yiyordu. Bu sebeple Süleyman yere yikilinca ortaya çikti ki, cinler eger gaybi bilir olsalar
o zilletli azab içinde bekleyip durmazlardi.
15- Andolsun ki Sebe' kavmi için oturduklari yerde bir ibret vardi: Sag
ve soldan iki bahçe! (onlara): "Rabbinizin rizkindan yiyin de O'na sükredin, ne güzel bir belde ve çok bagislayici bir Rab!" (denildi).
16- Fakat onlar (sükürden yüz çevirdiler) bakmadilar. Biz de üzerlerine Arim selini saliverdik ve o güzelim iki bahçelerini buruk yemisli, ilginlik ve içinde biraz da sidir agaci bulunan iki harap bahçeye çevirdik.
17- Bunu onlara nankörlüklerinin cezasi yaptik ve biz hep böyle çok nankör olanlari cezalandiririz.
18- Biz onlarla o bereket verdigimiz memleketler arasinda, sirt sirta sehirler meydana getirmistik. Ve onlar da muntazam gidis gelis düzenledik. (Onlara): Buralarda gecelerce ve gündüzlerce emniyet içinde gezip yürüyün (dedik).
19- Buna karsi onlar: "Ey Rabbimiz! Seferlerimizin arasini uzaklastir" dediler ve nefislerine zulmettiler. Biz de onlari efsanelere çevirdik ve tamamen didik didik dagittik. Süphesiz ki bunda çok sükredecek her sabirli için elbette ibretler vardir.
20- Yine yemin ederim ki, Iblis onlar hakkindaki zannini hakikaten dogru buldu da içlerinde müminlerden ibaret bir gruptan baskasi ona uydular.
21- Halbuki Iblis'in onlar üzerinde hiçbir saltanat kudreti yoktu. Fakat biz ahirete imani olani belli edecek, ondan süphe içinde bulunandan ayirt edecektik. Öyle ya Rabb'in her seyi gözetleyendir.
22- De ki: "Allah'i birakip da tanri saydiginiz putlariniza istediginiz kadar yalvarin. Onlarin ne göklerde, ne yerde zerre kadar güçleri yetmez. Onlarin, bunlarda bir ortakligi da yok. Allah'in da onlardan bir yardimcisi yoktur."
23- Allah'in huzurunda sefaat da fayda vermez. Ancak izin verdigi kimseninki müstesna. Nihayet kalblerinden dehset giderildigi zaman "Rabbiniz ne buyurdu?" derler. (Sefaat sahipleri de): "Hakki söyledi" derler. O, her seyden yüksek ve büyüktür.
24- De ki: "Size göklerden ve yerden rizik veren kimdir?" Yine de ki: "Allah'tir, herhalde ya biz, ya da siz mutlak bir hidayet üzerindeyiz veya açik bir sapiklik içindeyiz."
25- De ki: "Siz bizim yaptigimiz günahlardan sorumlu tutulmazsiniz. Biz de sizin yaptiklarinizdan sorumlu olmayiz."
26- De ki: "Rabbimiz hepimizi bir araya toplayacak, sonra da hak hükmü ile aramizi ayiracaktir. Asil hüküm veren ve her seyi bilen O'dur."
27- De ki: "O'na ortak diye takistirdiklarinizi bana gösterin bakayim! Hayir, öyle sey yoktur, dogrusu güçlü ve hikmet sahibi olan ancak Allah'tir."
28- Biz seni ancak bütün insanlara bir müjdeci ve bir uyarici olarak gönderdik. Fakat insanlarin çogu bilmezler.
29- Ve: "Eger gerçekçiyseniz bu vaad ne zaman olacak?" diyorlar.
30- De ki: "Size vaad edilen öyle bir gündür ki, ondan ne bir an geri kalabilirsiniz, ne de ileri geçebilirsiniz."
31- Kâfirler: "Biz ne bu Kur'ân'a inaniriz, ne de ondan öncekilere." dediler. Fakat o zalimler yakalanip Rablerinin huzuruna durdurulduklari zaman, birbirlerine söz atarken bir görsen! Bir taraftan zayif düsürülenler, o büyüklük taslayanlara: "Siz olmasaydiniz biz mutlaka mümin olurduk" derler.
32- Diger taraftan büyüklük taslayanlar, zayif düsürülenlere: "Size hidayet geldikten sonra, sizi ondan biz mi çevirdik? Hayir, siz kendiniz suçluydunuz." derler.
33- O zayif düsürülenler de o büyüklük taslayanlara: "Hayir, (isiniz) gece, gündüz hilekârlikti. Çünkü siz bize Allah'i inkâr etmemizi ve O'na es kosmamizi emrediyordunuz." derler. Bunlar azabi gördükleri zaman içlerinden pismanlik getirmektedirler. Biz de o kâfirlerin boyunlarina demir halkalar geçirmisizdir. Onlar sadece yaptiklarinin cezasini çekiyorlardir.
34- Biz herhangi bir memlekete tehlikeyi haber veren bir uyarici gönderdikse, mutlaka oranin refah ile simartilmis olanlari: "Biz sizin gönderildiginiz seyleri tanimayiz." dediler.
35- Ve yine dediler ki: "Biz malca da daha çoguz, evlatça da, bize azab edilmez."
36- De ki: "Rabbim rizki diledigine genisletir, diledigine sikar. Fakat insanlarin çogu bilmezler."
37- Halbuki sizi huzurumuza yaklastiracak olan, mallariniz ve evlatlariniz
degildir. Ancak iman edip de salih amel isleyenlere gelince, iste onlarin amellerine karsi kendilerine kat kat mükafat vardir. Onlar cennet kösklerinde emniyet içindedirler.
38- Âyetlerimizi hükümsüz birakmak için yarisanlara gelince, iste onlar Hakk'in huzuruna azab içinde getirileceklerdir.
39- De ki: "Gerçekten Rabbim kullarindan diledigi kimseye rizki hem genisletir, hem daraltir. Her neyi hayra harcarsaniz O, onun yerine baskasini verir. Hem O, rizik verenlerin en hayirlisidir."
40- O gün Allah, onlari hep birlikte mahsere toplayacak, sonra meleklere: "Sunlar size mi tapiyorlardi?" diyecektir.
41- Onlar da: "Seni tenzih ederiz. Bizim onlara karsi siginacak velimiz sensin. Hayir, onlar cinlere tapiyorlardi. Çogu onlara inanmislardi." diyecekler.
42- Iste o gün birbirinize ne bir menfaate, ne de bir zarara sahip olabilirsiniz. Ve biz o zulmedenlere: "Tadin bakalim o yalan deyip durdugunuz atesin azabini!" deriz.
43- Karsilarinda açik deliller halinde âyetlerimiz okundugu zaman o zalimler: "Bu, baska degil, sirf sizi atalarinizin taptigi tanrilardan men etmek isteyen bir adam." dediler. Ve: "Bu (Kur'ân), baska bir sey degil, sirf uydurulmus bir iftira" dediler. O kâfirler, hak kendilerine geldigi zaman: "Bu apaçik bir sihirden baska bir sey degil." dediler.
44- Halbuki biz onlara öyle ders alacaklari kitaplar göndermedik. Kendilerine senden önce bir uyarici da göndermedik.
45- Onlardan öncekiler de yalanlamislardi. Hem bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine eremediler. Peygamberlerimi yalanladilar, ama beni inkâr edisin sonu nasil oldu?
46- De ki: "Size sadece bir tek nasihat edecegim. Söyle ki: Allah için ikiser, üçer ve teker teker kalkarsiniz, sonra da iyi düsünürsünüz." Arkadasinizda (peygamberde) delilikten eser yoktur. O, yalniz siddetli bir azabin önünde, sizi sakindiracak bir peygaberdir.
47- De ki: "Ben sizden herhangi bir ücret istemem, O sizin içindir. Benim ecrim ancak Allah'a aittir. O, her seye sahittir."
48- De ki: "Gerçekten Rabbim, hakki yerli yerine koyar. O, gayblari hakkiyla bilendir."
49- De ki: "Hak geldi, batilin önü de kalmaz, sonu da."
50- De ki: "Eger ben yanilirsam, yalniz kendi adima yanilirim. Ve eger hidayeti bulmussam, bilinmeli ki Rabbimin bana vahiy vermesiyledir. Çünkü O, yakindir, isitir, isittirir."
51- Onlari telasa düstükleri zaman görsen: Artik kaçamak yoktur. Yakin yerden yakalanmislardir.
52- Ve: "O'na iman ettik" demektedirler. Fakat onlar için (âhiret gibi) uzak bir yerden (imana) el sunmak (ulasabilmek) nerede?
53- Halbuki daha önce (dünyada) O'nu inkâr etmislerdi. Uzak yerden gayba tas atiyorlardi.
54- Artik kendileriyle arzularinin arasina set çekilmistir. Tipki bundan önce benzerlerine yapildigi gibi. Çünkü hepsi iskilli bir süphe içinde bulunuyorlardi. | |
| | | NiLuFeR
Mesaj Sayısı : 191 Puan : 231 Kayıt tarihi : 02/05/09
| Konu: Geri: Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali (Alfabe Sırasına Göre) C.tesi Mayıs 02, 2009 7:45 pm | |
| SECDE
Bismillahirrahmanirrahim
1- Elif, Lâm, mim.
2- Kendisinde süphe olmayan bu kitabin indirilisi, âlemlerin Rabbi olan Allah tarafindandir.
3- Yoksa onu (Muhammed) uydurdu mu diyorlar? Hayir, o senden önce kendilerine bir uyarici gelmemis olan bir kavmi korkutman için, Rabbin tarafindan gelen bir haktir. Gerek ki, hidayeti kabul ederler.
4- Allah O'dur ki, gökleri, yeri ve ikisi arasindakileri alti günde yaratmis, sonra Ars üzerine istivâ buyurmustur (hakim olmustur). Sizin için O'ndan baska ne bir dost vardir, ne de bir sefaatçi! Artik düsünmeyecek misiniz?
5- O, gökten yere, (yukaridan asagiya) isleri düzenler, sonra da o isler, sizin saydiklarinizdan bin yil kadar olan bir günde O'na yükselir.
6- Iste görüleni de görülmeyeni de bilen, her seye gücü yeten, çok merhametli olan O'dur.
7- Yarattigi her seyi güzel yaratan ve insani yaratmaya bir çamurdan baslayan O'dur.
8- Sonra da onun soyunu süzülmüs bir özden, degersiz bir sudan yaratmistir.
9- Sonra onu düzenli bir sekle sokup, içine kendi ruhundan üfürdü. Ve sizin için kulaklar, gözler ve gönüller var etti. Siz pek az sükrediyorsunuz!
10- Onlar: "Biz yerde kaybolup gittikten sonra, gerçekten biz mi yeni bir yaratilista bulunacagiz?" dediler. Fakat onlar Rablerine kavusmayi (O'nun huzuruna varacaklarini) inkâr eden kâfirlerdir.
11- De ki: "Size vekil kilinmis olan ölüm melegi caninizi alacak, sonra döndürülüp Rabbinize götürüleceksiniz."
12- Ey Muhammed! Günahkârlarin, Rablerinin huzurunda baslari öne egilmis olarak: "Ey Rabbimiz! Gördük ve dinledik, simdi bizi geri çevir de salih bir amel isleyelim, çünkü biz artik kesin bir sekilde inaniyoruz." derlerken bir görsen!
13- Eger biz dilemis olsaydik her nefse hidâyetini verirdik. Fakat benden: "Bütün insanlar ve cinlerden cehennemi elbette dolduracagim." sözü hak olmustur.
14- "O halde bu gününüzle karsilasmayi unuttugunuzdan dolayi tadin azabi! Iste biz de sizi unuttuk. Yapmakta oldugunuz isler yüzünden tadin ebedî azabi!"
15- Bizim âyetlerimize öyle kimseler iman eder ki, onlarla kendilerine ögüt verildigi zaman secdelere kapanirlar ve Rablerine hamd ile tesbih ederler de büyüklük taslamazlar.
16- Onlarin yanlari yataklardan uzaklasir, korku ve ümid içinde Rablerine dua ederler ve kendilerine verdigimiz riziklardan hayira sarfederler.
17- Simdi hiç kimse kendileri için, yaptiklarina karsilik gözler aydinligi olacak seylerden neler gizlenmis oldugunu bilemez.
18- Öyle ya iman eden kimse, fâsik olan gibi olur mu? Onlar esit olamazlar.
19- Evet, iman edip de salih amelleri isleyen kimselerin, yaptiklarina karsilik bir konukluk (agirlanma) olarak me'vâ (barinak) cennetleri vardir.
20- Ama fâsiklik etmis olanlarin barinaklari atestir. Oradan her çikmak istediklerinde oraya geri çevrilirler ve kendilerine: "Haydi tadin o atesin yalanlayip durdugunuz azabini!" denir.
21- Su bir gerçek ki, onlara o en büyük azabdan önce yakin azabdan (dünyada) da tattiracagiz. Umulur ki, (kötülükten) dönerler.
22- Rabbinin âyetleriyle kendisine ögüt verilip de, sonra onlardan yüz çeviren kimseden daha zalim kim olabilir? Gerçekten biz, günahkârlardan intikam alacagiz.
23- Andolsun ki biz vaktiyle Musa'ya kitap vermistik. Simdi de sen ona (öyle bir kitaba) kavusmaktan süphe içinde olma. Biz onu Israilogullarina dogru yolu göstren bir rehber kilmistik.
24- Onlarin içinden, sabrettikleri zaman bizim emrimizle dogru yola ileten önderler yetistirmistik. Onlar, bizim âyetlerimize kesin bir sekilde inaniyorlardi.
25- Simdi ihtilafa düstükleri seyler hakkinda süphesiz ki Rabbin kiyamet günü aralarinda ayirici hükmü verecektir.
26- Kendilerinden önce, yurtlarinda gezip dolasmakta olduklari nice kusaklari helâk etmis olmamiz, daha onlari dogru yola iletmedi mi? Süphesiz bunda nice ibretler vardir. Hâlâ kulak vermeyecekler mi?
27- Ya hiç görmediler mi ki, biz kir yere suyu saliveriyoruz da onunla bir ekin çikariyoruz. Ondan hayvanlari da yiyor, kendileri de. Hâlâ gözlerini açmayacaklar mi?
28- Bir de "Ne zaman o fetih, eger dogru söylüyorsaniz?" diyorlar.
29- De ki: "Inkâr edenlere o fetih günü iman etmeleri fayda vermez ve onlara göz açtirilmaz."
30- Simdi sen onlardan yüz çevir de gözet. Çünkü onlar da gözetmektedirler | |
| | | NiLuFeR
Mesaj Sayısı : 191 Puan : 231 Kayıt tarihi : 02/05/09
| Konu: Geri: Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali (Alfabe Sırasına Göre) C.tesi Mayıs 02, 2009 7:45 pm | |
| SEMS
Bismillahirrahmanirrahim
1- Günes'e ve onun pariltisina,
2- Günes'in ardindan gelen Ay'a,
3- Günes'i açip ortaya çikaran gündüze,
4- Onu örten geceye,
5- Göge ve onu bina edene,
6- Yere ve onu döseyene,
7- Nefse ve onu biçimlendirene,
8- Sonra da ona kötülük ve takva kabiliyetini verene yemin olsun ki,
9- Elbette nefsini temizleyip parlatan kurtulmustur.
10- Onu kirletip gömen de ziyan etmistir.
11- Semud, azginligiyla Hakk'i yalanladi,
12- En azginlari ileri atilinca,
13- Allah'in Rasulü (Salih peygamber) onlara: "Allah'in devesini ve onun su nöbetini gözetin." demisti.
14- Fakat onlar peygamberi yalanlayip deveyi kestiler. Rableri de günahlarini baslarina geçiriverdi de orayi dümdüz etti.
15-Öyle ya, Allah bu isin sonundan korkacak degil ya | |
| | | NiLuFeR
Mesaj Sayısı : 191 Puan : 231 Kayıt tarihi : 02/05/09
| Konu: Geri: Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali (Alfabe Sırasına Göre) C.tesi Mayıs 02, 2009 7:46 pm | |
| SUARA
Bismillahirrahmanirrahim
1- Tâ, Sîn, Mîm.
2- Bunlar sana apaçik kitabin âyetleridir.
3- (Resulüm!) Onlar iman etmiyorlar diye adeta kendine kiyacaksin!
4- Biz dilersek onlarin üzerlerine gökten bir âyet (mucize) indiririz de, ona boyunlari egilekalir.
5- Bununla beraber kendilerine O Rahmân'dan yeni bir ögüt gelmeyedursun, ille ondan yüz çevirirler.
6- Üstelik (ona) "yalandir" dediler; fakat onlara alay edip durduklari seyin haberleri yakinda gelecektir.
7- Yeryüzüne bir bakmadilar mi? Biz orada her güzel çiftten nice bitkiler yetistirmisiz.
8- Süphesiz ki bunda mutlak bir âyet (nisane) vardir; ama onlarin çogu iman etmezler.
9- Ve süphe yok ki Rabbin, galip ve engin merhamet sahibidir.
10- Bir vakit de Rabbin, Musa'ya nida edip "Git o zalim kavme" dedi.
11- "Firavun kavmine, hâlâ sakinmayacaklar mi?"
12- (Musa) söyle seslendi: "Ya Rab! Dogrusu ben korkarim ki beni yalanci sayarlar."
13- "Ve gögsüm daralir, dilim dönmez, onun için Harun'a da elçilik ver."
14- "Hem onlarin bana isnad ettikleri bir suç var. Ondan dolayi korkarim ki, hemen beni öldürürler."
15- (Allah): "Hayir hayir" buyurdu, "haydi ikiniz âyetlerimizle (mucizelerimizle) gidin. Süphesiz ki, biz sizinle beraberiz. (Onlari) isitiyoruz."
16- "Haydin Firavun'a gidin de deyin ki: Inan biz, âlemlerin Rabbinin elçisiyiz.
17- Israil ogullarini bizimle beraber gönder."
18- "Â, dedi, biz seni çocukken himayemize alip büyütmedik mi? Hayatinin bir çok yillarini aramizda geçirmedin mi?"
19- "Sonunda o yaptigin (kötü) isi de yaptin. Sen nankörün birisin!"
20- Musa, "Ben, dedi, o isi o anda yaptim ki saskinlardandim."
21- "Sizden korkunca da hemen aranizdan kaçtim. Sonra Rabbim bana hikmet bahsetti ve beni peygamberlerden kildi."
22- "O basima kaktigin nimet de (aslinda) Israil ogullarini kendine köle edinmis olmandir. "
23- Firavun söyle dedi: "Âlemlerin Rabbi dedigin nedir ki?"
24- Musa cevap olarak: "Eger isin gerçegini düsünüp anlayan kisiler olsaniz (itiraf edersiniz ki) O, göklerin, yerin ve ikisi arasinda bulunan her seyin Rabbi'dir."
25- (Firavun) etrafinda bulunanlara: "Isitmiyor musunuz?" dedi.
26- Musa dedi ki: "O sizin de Rabbiniz, daha önce ki atalarinizin da Rabbidir."
27- (Firavun): "Size gönderilen bu elçiniz mutlaka delidir" dedi.
28- Musa devamla söyle söyledi: "Sayet aklinizi kullansaniz (anlarsiniz ki), O, dogunun, batinin ve ikisinin arasinda bulunanlarin Rabbidir."
29- Firavun: "Benden baskasini ilâh tutarsan, andolsun ki seni zindana kapatilmislardan ederim" dedi.
30- Musa sordu: "Sana apaçik bir sey getirmis olsam da mi?"
31- Firavun: "Haydi getir onu bakayim, dogrulardan isen" dedi.
32- Bunun üzerine Musa asâsini birakiverdi; apaçik bir ejderha oluverdi.
33- Elini de (koynundan) çekti çikardi; bakanlara bembeyaz (görünen, nur saçan bir sey) oluverdi.
34- Firavun çevresinde bulunan ileri gelenlere: "Bu dedi, herhalde çok bilgili bir sihirbaz!"
35- "Sizi sihriyle yurdunuzdan çikarmak istiyor. Simdi ne buyurursunuz?"
36- Dediler ki: "Bunu ve kardesini egle, sehirlere de toplayicilar gönder."
37- "Bütün bilgiç sihirbazlari sana getirsinler."
38- Böylece, sihirbazlar belli bir günün tayin edilen vaktinde bir araya getirildi.
39- Halka, "Siz de toplaniyor musunuz? (Haydi çabuk olun)" denildi.
40- "Üstün gelirlerse herhalde sihirbazlara uyariz" dediler.
41- Sihirbazlar geldiklerinde Firavun'a "Sayet biz üstün gelirsek, muhakkak bize bir ücret vardir, degil mi?" dediler.
42- Firavun cevaben: "Evet, o takdirde hiç süphe etmeyin, gözde kimselerden olacaksiniz" dedi.
43- Musa onlara "Atin, ne atacaksaniz" dedi.
44- Bunun üzerine iplerini ve degneklerini attilar ve "Firavun'un kudreti hakki için süphesiz elbette bizler galip gelecegiz" dediler.
45- Ardindan Musa asâsini atti; bir de ne görsünler, onlarin uydurduklarini yutuyor!
46- Sihirbazlar derhal secdeye kapandilar.
47- "Iman ettik, dediler, Âlemlerin Rabbine "
48- "Musa ve Harun'un Rabbine!"
49- Firavun (kizginlik içinde) dedi ki: "Ben size izin vermeden O'na iman ettiniz ha! Anlasildi ki o size sihri ögreten büyügünüzmüs! Ama simdi bileceksiniz: Andolsun, ellerinizi ve ayaklarinizi çaprazlama ke
stirecegim, hepinizi çarmiha gerdirecegim!"
50- "Zarari yok dediler nasil olsa biz Rabbimize dönecegiz."
51- "Herhalde biz müminlerin evveli oldugumuzdan dolayi, Rabbimizin bize magfiret buyuracagini ümit ederiz"
52- Biz, Musa'ya: "Kullarimi geceleyin yola çikar, çünkü takip edileceksiniz" diye vahyettik.
53- Firavun da sehirlere (asker) toplayicilar gönderdi:
54- "Esasen bunlar, sayilari azar azar, bölük pörçük bir cemaattir."
55- "(Böyle iken) hakkimizda çok gayz (öfke) besliyorlar. "
56- "Biz ise, elbette uyanik (ve tekvücut) bir cemaatiz." (diyor ve dedirtiyordu.)
57- Ama (sonunda) biz, onlari (Firavun ve kavmini) bahçelerden, pinarlardan,
58- Hazinelerden ve serefli makamlardan çikardik.
59- Ve onlara Israil ogullarini mirasçi yaptik.
60- Derken (Firavun ve adamlari) günes dogmustu ki, onlarin ardina düstüler.
61- Iki topluluk birbirini görünce, Musa'nin adamlari "Eyvah, yakalandik! dediler.
62- Musa: "Hayir, aslâ! dedi, Rabbim süphesiz benimledir, bana yolunu gösterecektir."
63- Bunun üzerine Musa'ya "Vur asân ile denize" diye vahyettik; vurunca bir infilak etti, her bölük koca bir dag gibi oluverdi,
64- Ötekilerini de buraya yanastirivermistik.
65- Musa ve beraberindekilerin hepsini kurtardik,
66- Sonra da ötekileri suda bogduk.
67- Süphesiz bunda bir âyet (ibret) vardir; ama çoklari iman etmis degillerdir.
68- Ve süphesiz, iste o Rabbin, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
69- (Resulüm!) onlara Ibrahim'in kissasini da naklet.
70- Hani o, babasina ve kavmine, "Neye tapiyorsunuz?" demisti.
71- "Birtakim putlara tapariz da onlar sayesinde toplaniriz" dediler.
72- Ibrahim "Peki, dedi, yalvardiginizda onlar sizi isitiyorlar mi?"
73- "Veya size fayda veya zararlari olur mu?"
74- "Yok, dediler, ama biz babalarimizi böyle yapar bulduk."
75-76- Ibrahim dedi ki: "Iyi ama, ister sizin, ister önceki atalarinizin olsun, neye taptiginizi (biraz olsun) düsündünüz mü?"
77- "Hep onlar benim düsmanimdir; ancak âlemlerin Rabbi (benim dostumdur)"
78- "O ki, beni yaratan ve bana dogru yolu gösterendir,"
79- "Beni yediren, içirendir,"
80- "Hastalandigim zaman bana O, sifâ verir."
81- "O ki, benim canimi alacak, sonra diriltecektir. "
82- "Ve hesap günü, hatami bagislayacagini umdugumdur."
83- "Ya Rab! Bana hikmet (hüküm) ver ve beni iyiler (zümresin)e kat."
84- "Sonra gelecekler içinde beni dogrulukla anilanlardan eyle!"
85- "Ve beni naîm (nimeti bol) cennetin varislerinden eyle!"
86- "Babami da bagisla, çünkü o yanlis gidenlerdendir. "
87- "(Insanlarin) diriltilecekleri gün, beni mahcub etme."
88- "O gün ki ne mal fayda verir ne ogullar!"
89- "Ancak Allah'a temiz bir kalple gelenler o günde (kurtulusa erer)."
90- (O gün) Cennet müttakilere yaklastirilmistir.
91- Azginlar için de cehennem hortlatilmistir.
92, 93- Onlara, "Allah'i birakip da taptiklariniz, hani nerede? Size yardim edebiliyorlar mi veya kendilerini kurtarabiliyorlar mi?" denilir.
94- Ve arkasindan hep onlar (putlar ve azginlar) o cehennemin içine firlatilmaktadirlar.
95, 96- Ve bütün o Iblis ordulari onun içinde birbirleriyle çekisirlerken dediler ki:
97- "Vallahi biz, gerçekten apaçik bir sapiklik içindeymisiz."
98- "Çünkü biz sizi, âlemlerin Rabbi ile bir seviyede tutuyorduk."
99- "Ve bizi hep o günahkarlar saptirdi."
100- "Bak bizim için ne sefaatçiler var," | |
| | | NiLuFeR
Mesaj Sayısı : 191 Puan : 231 Kayıt tarihi : 02/05/09
| Konu: Geri: Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali (Alfabe Sırasına Göre) C.tesi Mayıs 02, 2009 7:46 pm | |
| 101- "Ne de yakin bir dost."
102- "Ah keske (dünyaya) bir kere daha dönebilsek de, müminlerden olabilseydik."
103- Süphesiz bunda bir âyet (alinacak bir ders) vardir; oysa çoklari iman etmis degillerdir.
104- Ve süphesiz Rabbin, iste O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
105- Nuh kavmi de peygamberleri yalancilikla itham etti.
106- Hani kardesleri Nuh onlara söyle demisti: "Siz Allah'tan korkmaz misiniz?"
107- "Haberiniz olsun ki ben, size gönderilmis güvenilir bir Peygamberim.
108- "Gelin artik, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."
109- "Buna karsilik ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükafaatimi verecek olan ancak, âlemlerin Rabbidir."
110- "Gelin, artik, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."
111- "Â, dediler, senin ardina hep düsük kimseler düsmüsken, biz sana hiç inanir miyiz?"
112- Nuh dedi ki: "Onlarin yaptiklari hakkinda bir bilgim yoktur."
113- "Onlarin hesabi ancak Rabbime aittir. Düsünsenize!"
114- "Hem ben iman edenleri kovmaya memur degilim."
115- "Ben ancak apaçik bir uyariciyim."
116- Dediler ki: "Ey Nuh! Eger vazgeçmezsen, iyi bil ki, tasa tutulanlardan olacaksin!"
117- Nuh: "Rabbim! dedi, kavmim beni yalancilikla itham etti."
118- "Artik benimle onlarin arasinda sen hükmünü ver. Beni ve beraberimdeki müminleri kurtar."
119- Bunun üzerine biz de onu ve beraberindekileri, o dolu gemide tasiyarak kurtardik.
120- Sonra da arkasinda kalanlari suda bogduk.
121- Süphesiz bunda mutlak bir âyet (alinacak ders) vardir; ama çoklari iman etmis degillerdir.
122- Ve süphesiz Rabbin, iste O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
123- Âd (kavmi) de peygamberleri yalancilikla itham etti.
124- Hani kardesleri Hûd onlara söyle demisti: "Siz Allah'tan korkmaz misiniz?"
125- "Haberiniz olsun ki ben, size gönderilmis, güvenilir bir Peygamberim."
126- "Gelin artik Allah'tan korkun ve bana itaat edin."
127- "Buna karsilik ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükafatimi verecek olan ancak âlemlerin Rabbidir. "
128- "Siz her tepeye bir alâmet bina edip eglenir durur musunuz?"
129- "Temelli kalacaginizi umarak saglam yapilar mi edinirsiniz?"
130- "Hem tuttugunuz zaman merhametsiz zorbalar gibi tutuyorsunuz."
131- "Artik Allah'tan korkun ve bana itaat edin."
132- "O Allah'tan korkun ki, size o bildiginiz seyleri vermekte,"
133- "Davarlar, ogullar,"
134- "Cennet gibi baglar, bahçeler, pinarlar ihsan etmektedir."
135- "Cidden ben sizin hakkinizda büyük bir günün azabindan korkuyorum."
136- "Dediler ki: "Sen ha vaaz etmissin, ha vaaz edenlerden olmamissin, bizce birdir."
137- "Bu sirf eskilerin âdetidir."
138- "Biz azaba ugratilacak da degiliz."
139- Böylece onu yalanci saydilar; biz de kendilerini helak ettik. Süphesiz bunda mutlak bir âyet (alinacak bir ders) vardir, ama çoklari
iman etmis degillerdir.
140- Ve süphesiz Rabbin, iste O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
141- Semûd (kavmi) de peygamberleri yalancilikla itham etti.
142- Hani kardesleri Salih onlara söyle demisti: "Siz Allah'tan korkmaz misiniz?"
143- "Haberiniz olsun ki ben size gönderilmis güvenilir bir peygamberim."
144- "Gelin artik, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."
145- "Buna karsilik ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükafatimi verecek olan ancak âlemlerin Rabbidir."
146- "Siz burada güven içinde birakilacak misiniz?"
147- "Bahçelerin, pinarlarin içinde,"
148- "Ekinlerin, salkimlari sarkmis hurmalar arasinda,"
149- Ki bir de daglardan keyifli keyifli kâsâneler oyuyorsunuz."
150- "Gelin! Allah'tan korkun da bana itaat edin."
151,152- "Yeryüzünde bozgunculuk yapip dirlik düzenlik vermeyen bozguncularin emrine uymayin."
153- "Sen dediler, olsa olsa iyice büyülenmis birisin!"
154- "Sen de ancak bizim gibi bir besersin. Eger dogru söyleyenlerden isen, haydi bize bir âyet (mucize) getir."
155- Salih "Iste (mucize) bu disi devedir; su içme hakki (bir gün) onundur, belli bir günün içme hakki da sizin" dedi.
156- "Sakin ona bir kötülükle ilismeyin, yoksa sizi büyük bir günün azabi yakalayiverir."
157- Derken onu kestiler; fakat pisman da oldular.
158- Çünkü kendilerini azap yakalayiverdi. Süphesiz bunda bir âyet (alinacak bir ders) vardir, ama çoklari iman etmis degillerdir.
159- Ve süphesiz Rabbin, iste O mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
160- Lût (kavmi) de peygamberleri yalancilikla itham etti.
161- Hani kardesleri Lût onlara söyle demisti: "Siz Allah'tan kormaz misiniz?"
162- "Haberiniz olsun ki, ben size gönderilmis güvenilir bir peygamberim."
163- "Gelin artik, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."
164- "Buna karsilik ben sizden bir ücret istemiyorum. Benim mükafatimi verecek olan ancak âlemlerin Rabbidir."
165- "Insanlar içinden erkeklere mi gidiyorsunuz?"
166- "Birakiyorsunuz da sizler için yarattigi esleri! Dogrusu siz insanliktan çikmis bir kavimsiniz!"
167- Onlar söyle dediler: "Ey Lût! (Bu davadan) vazgeçmezsen, iyi bilki, sürülenlerden olacaksin."
168- Lût "Dogrusu ben, dedi, sizin bu isinize bugzedenlerdenim."
169- "Yâ Rabbi! Beni ve ailemi onlarin yapageldiklerin(in vebalin)den kurtar."
170- Biz de onu ve ailesinin tamamini kurtardik,
171- Ancak (geride) bir yasli kadin kaldi.
172- Sonra geridekilerin hepsini helak ettik.
173- Ve üzerlerine öyle bir yagmur yagdirdik ki, (uyarilanlarin) o yagmuru ne kötü bir yagmurdu!
174- Süphesiz bunda bir âyet (alinacak bir ders) vardir. Ama çoklari iman etmis degillerdir.
175- Ve süphesiz Rabbin, iste O mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
176- Eyke halki da peygamberleri yalancilikla itham etti.
177- Hani Suayb onlara söyle demisti: "Siz Allah'tan korkmaz misiniz?"
178- "Haberiniz olsun ki ben size gönderilmis güvenilir bir peygamberim."
179- "Gelin, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."
180- "Buna karsilik ben sizden bir ücret istemiyorum. Benim mükafatimi verecek olan yalniz âlemlerin Rabbidir."
181- "Ölçegi tam ölçün de hak yiyenlerden olmayin."
182- "Ve dogru terazi ile tartin."
183- "Halkin esyalarini degerinden düsürmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karisiklik çikarmayin."
184- "O sizi ve sizden önceki nesilleri yaratan Allah'tan korkun."
185- Onlar söyle dediler: "Sen, olsa olsa iyice büyülenmis birisin."
186- "Sen de bizim gibi bir beserden baska nesin? Bil ki, biz seni ancak yalancilardan biri sayiyoruz."
187- "Sayet dogru sözlülerden isen, üstümüze gökten bir parça düsürüver."
188- Suayb, "Rabbim, yaptiklarinizi en iyi bilendir" dedi.
189- Hülasa, onu yalanci saydilar da kendilerini o gölge gününün azabi yakalayiverdi. O cidden büyük bir günün azabi idi!
190- Süphesiz bunda bir âyet (alinacak bir ders) vardir. Ama çoklari iman etmis degillerdir.
191- Ve süphesiz Rabbin, iste O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
192- Ve muhakkak ki bu (Kur'ân) âlemlerin Rabbinin indirmesidir.
193- (Resulüm!) Onu Rûhu'l-emin (Cebrail) indirdi;
194- Uyaricilardan olasin diye senin kalbin üzerine;
195- Açik parlak bir Arapça lisan ile.
196- O, süphesiz daha öncekilerin kitaplarinda da vardi.
197- Israilogullari bilginlerinin onu bilmesi, onlar için bir âyet (delil) degil midir?
198, 199- Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik de, bunu o okusaydi, yine de ona iman etmezlerdi.
200, 201- Böylece onu günahkarlarin kalplerine soktuk. (okuyup anladilar, ama yine de) acikli azabi görünceye kadar ona iman etmezler.
202- Iste bu (azab) onlara, kendileri farkinda olmadan, ansizin geliverecektir.
203- O zaman "Bize (iman etmemiz için) mühlet verilir mi acaba?...diyeceklerdir.
204- (Oysa dünyada iken) Onlar bizim azabimizi çarçabuk istiyorlardi.
205- Gördün ya artik onlara senelerce zevk ettirsek,
206- Sonra kendilerine vaad edilen (azab) gelip çatarsa,
207- O yasadiklari zevkin kendilerine hiçbir faydasi olmayacaktir.
208- Bununla birlikte, biz hangi memleketi helak ettikse muhakkak onu uyarici (peygamberleri) olmustur.
209- (Onlar) ihtar edilmistir ve biz zulmetmis degiliz.
210- Onu (Kur'ân'i) seytanlar indirmedi.
211- Bu onlara hem yarasmaz hem güçleri yetmez.
212- Süphesiz onlar vahyi isitmekten uzak tutulmuslardir.
213- O halde sakin Allah ile beraber baska tanriya kulluk edip yalvarma, yoksa azaba ugratilanlardan olursun.
214- (Önce) en yakin hisimlarini uyar.
215- Ve sana uyan müminlere kanadini indir.
216- Sayet sana karsi gelirlerse, de ki: "Ben sizin yaptiklarinizdan muhakkak uzagim."
217- Sen O, mutlak galip ve engin merhamet sahibine güvenip dayan.
218- O ki, (gece namaza) kalktigin zaman seni görüyor.
219- Ve secde edenler arasinda dolasmani da (görüyor.)
220- Çünkü her seyi isiten, her seyi bilen O'dur.
221- Seytanlarin kime inecegini size haber vereyim mi?
222- Onlar, günaha, iftiraya düskün olan herkesin üzerine inerler.
223- Onlar, (seytanlara) kulak verirler ve onlarin çogu yalancidir.
224- Sairler(e gelince), onlara da sapiklar uyar.
225, 226- Onlarin her vadide saskin saskin dolastiklarini ve gerçekte yapmadiklari seyleri söylediklerini görmedin mi?
227- Ancak iman edip iyi ameller isleyenler, Allah'i çok çok ananlar ve haksizliga ugratildiklarinda kendilerini savunanlar müstesna; haksizlik
edenler, hangi dönüse (hangi akibete) döndürüleceklerini yakinda bileceklerdir | |
| | | NiLuFeR
Mesaj Sayısı : 191 Puan : 231 Kayıt tarihi : 02/05/09
| Konu: Geri: Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali (Alfabe Sırasına Göre) C.tesi Mayıs 02, 2009 7:46 pm | |
| SURA
Bismillahirrahmanirrahim
1,2- Hâ, mîm, ayn, sîn, kaf.
3- Ey Muhammed! Çok güçlü hüküm ve hikmet sahibi olan Allah sana da senden öncekilere de böylece vahyeder.
4- Göklerde ve yerde ne varsa, hepsi O'nundur. O çok yücedir, çok büyüktür.
5- Nerde ise gökler O'nun azametinden tâ üstlerinden çatlayacak gibi titresiyorlar. Melekler Rablerini hamd ile tesbih ediyorlar ve yeryüzünde bulunan kimseler için magfiret diliyorlar. Iyi bilin ki Allah çok bagislayicidir, çok merhamet edicidir.
6- Allah'tan baska dostlar edinenlere gelince, Allah onlarin üzerinde devamli bir gözetleyicidir. Ama sen onlarin üzerinde bir vekil degilsin.
7- Böylece biz sana Arapça bir Kur'ân indirdik ki, sehirlerin anasi (olan Mekke) halkini ve etrafindakileri uyarasin ve hakkinda hiç süphe olmayan kiyamet gününün dehsetinden onlari korkutasin. Bir grup cennettedir, bir grup da cehennemdedir.
8- Eger Allah dileseydi bütün insanlari bir tek ümmet yapardi. Fakat O yalniz diledigini rahmetinin içine almaktadir. Zalimler için ne bir dost vardir, ne de bir yardimci.
8- Eger Allah dileseydi bütün insanlari bir tek ümmet yapardi. Fakat O yalniz diledigini rahmetinin içine almaktadir. Zalimler için ne bir dost vardir, ne de bir yardimci.
9- Yoksa onlar Allah'tan baska dostlar mi edindiler? Oysa asil dost Allah'tir. Ölüleri diriltecek olan da O'dur. O'nun her seye gücü yeter.
10- Hakkinda ihtilafa düstügünüz herhangi bir seyin hükmü Allah'a aittir. Iste benim Rabbim olan Allah budur. Ben yalniz O'na güvendim ve yalniz O'na yöneliyorum.
11- O göklerin ve yerin yaraticisidir. O sizin için kendi nefsinizden esler ve hayvanlardan da çiftler yaratmistir. O, sizi bu düzen içerisinde üretip çogaltiyor. O'nun benzeri olan hiçbir sey yoktur. O, her seyi isitir ve görür.
12- Göklerin ve yerin kilitleri O'na aittir. O diledigine rizki genisletir ve daraltir. Süphesiz ki O, her seyi hakkiyla bilir.
13- Allah dinden Nuh'a tavsiye buyurdugu seyi sizin için de bir kanun yapti ve (Ey Muhammed!) sana vahyettigimizi, Ibrahim'e, Musa'ya ve Isa'ya tavsiye buyurdugumuzu da seriat kildi. Söyle ki: Dini dogru tutun ve onda ayriliga düsmeyin. Fakat senin kendilerini davet ettigin sey, müsriklere agir geldi. Allah diledigini kendine seçer ve kendisine yöneleni de dogru yola iletir.
14- Onlar kendilerine bilgi geldikten sonra, ancak aralarindaki, çekememezlik yüzünden ayriliga düstüler. Eger Rabbin tarafindan azabin ertelendigine dair bir söz geçmemis olsaydi aralarinda mutlaka hüküm verilirdi. Kendilerinden sonra Kitab'a vâris kilinan kitap ehli de Kur'ân hakkinda bir süphe ve tereddüt içindedirler.
15- Ey Muhammed! Iste bunun için insanlari tevhide davet et ve sana emredildigi gibi dosdogru ol. Onlarin keyiflerine uyma ve de ki: "Ben Allah'in kitaptan indirdigine inandim ve bana aranizda adaleti gerçeklestirmem emredildi. Allah bizim de rabbimiz sizin de Rabbinizdir. Bizim yaptiklarimiz bize, sizin yaptiklariniz da size aittir. Sizinle bizim aramizda hiçbir tartismaya yer yoktur. Allah hepimizi biraraya toplayacaktir. Dönüs yalniz O'nadir.
16- Allah'in davetine uyulduktan sonra, hâlâ O'nun dini hakkinda mücadele edenlerin, getirdikleri deliller Rableri yaninda batildir. Onlarin üzerinde bir gazab ve kendileri için siddetli bir azab vardir.
17- Bu kitabi ve ölçüyü hakla indiren Allah'tir. Ne bilirsin, belki de kiyamet saati yakindir!
18- O'na inanmayanlar kiyametin çabuk gelmesini istiyorlar. Inananlar ise O'ndan korkarlar ve O'nun hak oldugunu bilirler. Iyi bilin ki, kiyamet saati hakkinda tartisanlar derin bir sapiklik içindedirler.
19- Allah kullarina çok lütufkârdir. Diledigine rizik verir. O çok kuvvetlidir, çok güçlüdür.
20- Her kim ahiret kazancini isterse, biz onun kazancini artiririz, her kim de dünya kazancini isterse ona da ondan veririz, ama onun ahirette hiçbir nasibi yoktur.
21- Yoksa onlarin, Allah'in dinde izin vermedigi seyi kendilerine mesru kilacak ortaklari mi vardir? Eger azabin ertelenmesine dair kesin yargi sözü olmasaydi, aralarinda hemen hüküm verilir, isleri bitirilirdi. Gerçekten zalimler için aci bir azab vardir.
22- Sen kiyamet günü kazandiklari seyin cezasi baslarina gelirken zalimlerin korkudan titrediklerini görürsün. Iman edip salih amel isleyenler ise cennet bahçelerindedirler. Rablerinin yaninda onlar için istedikleri her sey vardir. Iste büyük lütuf budur.
23- Iste Allah iman edip salih amel isleyen kullarini bununla müjdeler. Ey Muhammed! De ki: "Ben bu tebligime karsi sizden akrabalikta sevgiden baska hiçbir ücret istemiyorum." Her kim bir iyilik yaparsa biz onun iyiligini artiririz. Süphesiz ki Allah çok bagislayicidir, sükrün karsiligini verir.
24- Yoksa onlar, senin hakkinda: "Allah'a karsi yalan uydurdu." mu diyorlar? Eger Allah dilerse senin de kalbini mühürler; batili yok eder ve sözleriyle hakki gerçeklestirir. Süphesiz ki O kalplerde bulunan seyleri hakkiyla bilir.
25- Kullarinin tevbesini kabul eden, kötülükleri affeden ve sizin yaptiklarinizi bilen O'dur.
26- Allah iman edip, salih amel isleyenlerin tevbesini kabul eder, onlara lütfundan daha fazlasini verir. Kâfirler için ise siddetli bir azap vardir.
27- Eger Allah rizki kullarina bol bol verseydi, mutlaka yeryüzünde azginlik ederlerdi. Fakat O diledigini belli bir ölçüye göre indiriyor. Süphesiz ki O, kullarindan haberdardir, onlari hakkiyla görür.
28- Insanlar ümitlerini kestikten sonra yagmuru indiren ve rahmetini her tarafa yayan O'dur. Övülmeye layik olan gerçek dost O'dur.
29- Gökleri yeri ve her ikisinde yaydigi canlilari yaratmasi da Allah'in kudretinin delillerindendir. O'nun diledigi zaman onlari biraraya toplamaya da gücü yeter.
30- Basiniza gelen herhangi bir musibet kendi ellerinizle kazandiklariniz yüzündendir. Bununla beraber Allah yine de çogunu affeder.
31- Siz yeryüzünde (O'nu) aciz birakamazsiniz. Sizin Allah'tan baska bir dostunuz ve yardimciniz da yoktur.
32- Denizlerde yüce daglar gibi gemilerin yürümesi de O'nun kudretinin delillerindendir.
33- Eger O dilerse rüzgari durdurur da yelkenle giden gemiler denizin üzerinde duruverirler. Süphesiz ki bunda sabirli olan ve çok sükreden kimseler için nice ibretler vardir.
34- Yahut da Allah kazandiklari günahlar yüzünden onlari helâk eder ve birçogunu da bagislar.
35- Âyetlerimiz hakkinda mücadele edenler bilsinler ki kendileri için kaçacak bir yer yoktur.
36- Size verilen herhangi bir sey sadece dünya hayatinin geçici bir menfaatidir. Allah katinda bulunanlar ise iman edip sadece Rablerine güvenen kimseler için daha hayirli ve daha kalicidir.
37- O iman edenler, büyük günahlardan ve hayasizliktan kaçinirlar. Onlar öfkelendikleri zaman da kusurlari bagislarlar.
38- Onlar, Rablerinin davetini kabul ederler ve namazi dosdogru kilarlar. Onlarin isleri de kendi aralarinda bir istisare iledir. Kendilerine verdigimiz riziktan onlar Allah yolunda harcarlar.
39- Onlar, bir zulüm ve saldiriya ugradiklari zaman birbirleriyle yardimlasirlar.
40- Bir kötülügün cezasi yine onun gibi bir kötülüktür, ama kim affeder, bagislarsa onun mükafati Allah'a aittir. Süphesiz ki Allah, zalimleri sevmez.
41- Zulme ugradiktan sonra hakkini alan kimseye gelince, iste onlarin aleyhinde ceza vermek için herhangi bir yol yoktur.
42- Yol ancak insanlara zulmedenler ve yeryüzünde haksiz yere taskinlik edenler aleyhinedir. Iste onlar için aci bir azap vardir.
43- Her kim de sabreder ve kusuru bagislarsa, iste bu elbette azmedilecek islerdendir.
44- Allah kimi saptirirsa artik bundan sonra onun için hiçbir dost yoktur. Sen, azabi gördüklerinde zalimlerin: "Acaba dönecek bir yol var midir?" dediklerini görürsün.
45- Sen, onlarin asagiliktan dolayi baslari öne egilmis, göz ucuyla gizli gizli etrafa bakarlarken atese sunulduklarini görürsün, iman edenler de: "Gerçekten zarara ugrayanlar hem kendilerine hem de ailelerine kiyamet günü yazik etmis olan kimselerdir." diyeceklerdir. Iyi bilin ki zalimler devamli bir azap içerisindedirler.
46- Onlarin Allah'tan baska kendilerine yardim edecek hiçbir dostlari yoktur. Allah kimi saptirirsa, artik onun için çikar bir yol yoktur.
47- Allah tarafindan, geri çevrilemeyecek kiyamet günü gelmeden önce, Rabbinizin davetine uyun, çünkü o gün, sizin için siginacak bir yer yoktur ve siz inkâr da edemezsiniz.
48- Ey Muhammed! Eger onlar yüz çevirirlerse bilsinler ki, biz seni onlarin üzerine bir bekçi olarak göndermedik. Sana düsen sadece tebligdir. Gerçekten biz insana tarafimizdan bir rahmet tattirirsak ona sevinir, ama elleriyle yaptiklari yüzünden kendilerine bir kötülük isabet ederse, o zaman görürsün ki insan çok nankördür.
49- Göklerin ve yerin hükümranligi yalniz Allah'a aittir. O diledigini yaratir, diledigine kiz çocuk, diledigine de erkek çocuk bahseder.
50- Yahut Allah onlari erkek ve kiz olmak üzere çift verir, diledigini de kisir yapar. Süphesiz ki O her seyi bilir. O'nun her seye gücü yeter.
51- Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasindan
konusur. Yahut da bir elçi gönderir de izniyle ona diledigini vahyeder. Süphesiz ki O çok yücedir, hüküm ve hikmet sahibidir.
52- Iste biz böylece sana da emrimizden Kur'ân'i vahyettik. Yoksa sen kitap nedir? Iman nedir? bilmiyordun. Fakat biz onu bir nur kildik. Onunla kullarimizdan diledigimizi dogru yola iletiyoruz. Süphesiz ki sen de insanlari dogru bir yola götürüyorsun.
53-Göklerde ve yerde bulunanlarin sahibi olan Allah'in yoluna götürüyorsun. Iyi bilin ki bütün isler sonunda yalniz Allah'a dönecektir. | |
| | | NiLuFeR
Mesaj Sayısı : 191 Puan : 231 Kayıt tarihi : 02/05/09
| Konu: Geri: Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali (Alfabe Sırasına Göre) C.tesi Mayıs 02, 2009 7:47 pm | |
| TAHA
Bismillahirrahmanirrahim
1- Tâ, Hâ,
2- Ey Muhammed! Kur'ân'i sana sikintiya düsesin diye indirmedik.
3- Ancak Allah'tan korkan kimse için bir ögüt olarak (indirdik.)
4, Yeri ve yüce gökleri yaratanin katindan yavas yavas bir indirilisle (onu) indirdik.
5- O Rahmân (kudret ve hakimiyyetiyle) Ars'a hakim oldu.
6- Bütün göklerde olanlar, bütün yerdekiler, bu ikisinin arasinda ve topragin altida bulunanlar O'nundur.
7- Sen (Allah'a ettigin dua ve zikirle) sesini yükseltirsen (bilki Allah bundan mustagnîdir.). Çünkü O süphesiz gizliyi de, gizlinin gizlisini de bilir.
8- Allah O'dur ki, kendisinden baska hiçbir ilâh yoktur. En güzel isimler O'nundur.
9- (Habîbim!) Musa'nin (basindan geçen hayat) hikayesi sana geldi mi?
10- Hani o bir ates görmüstü de, ailesine: "Yerinizde durun, benim gözüme bir ates ilisti, belki size bir kor getiririm, yahut atesin yaninda bir yol gösterici bulurum" demisti.
11- Atese vardigi zaman söyle çagrildi: "Ey Musa!
12- "Ben süphesiz senin Rabbinim. Hemen ayakkabilarini çikar, çünkü sen kutsal bir vadi olan Tuvâ'dasin."
13- "Ben seni seçtim, simdi (sana) vahyolunacak seyleri dinle."
14- Süphesiz ben Allah'im, benden baska hiçbir ilâh yoktur. Onun için bana kulluk et ve beni anmak için namaz kil.
15- Çünkü kiyamet muhakkak gelecektir. Onun vaktini gizli tutuyorum ki, herkes yaptiginin karsiligini görsün.
16- Sakin kiyamete inanmayip, kendi heva ve hevesine uyan kimse seni, ona iman etmekten alikoymasin; sonra helak olursun.
17- Ey Musa! Sag elindeki nedir?
18- Musa dedi: "O benim asâm (degnegim) dir, ona dayanirim, onunla davarlarima yaprak silkerim ve onda baska hacetlerim (faydalanacagim seyler) de var"
19- Allah: "Ey Musa! onu (yere) birak"dedi.
20- Musa da onu birakti, bir de ne görsün! o bir yilan olmus kosuyor.
21- Allah buyurdu ki: "Tut onu, korkma; biz onu yine eski durumuna çevirecegiz"
22- "Bir de diger bir mucize olmak üzere elini koynuna koy ki, kusursuz olarak bembeyaz çiksin."
23- "Bunlari sana en büyük mucizelerimizden (bir kismini) gösterelim diye yaptik."
24- "Firavun'a git, çünkü o hakikaten azdi."
25- Musa dedi ki: "Ey Rabbim! Benim gögsüme genislik ver,
26- Isimi kolaylastir,
27- Dilimden dügümü çöz
28- Ki, sözümü iyi anlasinlar.
29- Bir de bana ailemden bir vezir ver.
30- Kardesim Harun'u (ver).
31- Onunla arkami kuvvetlendir.
32- (Elçilik) isimde onu bana ortak et.
33- Ki seni çok tesbih edelim.
34- Seni çok analim.
35- Süphe yok ki sen bizi görüp duruyorsun."
36- Allah buyurdu: "Ey Musa! Diledigin (seyler) sana verildi."
37- "And olsun biz, sana diger bir defa daha ihsan etmistik"
38- Hani bir vakit ilham edilmesi gereken (ancak ilham ile bilinebilen) su ilhami annene verdik:
39- "Onu (Musa'yi) tabut içine koy da denize birak. Deniz de onu sahile atsin. Onu hem bana düsman, hem ona düsman olan biri alsin." Bir de benim gözetimim altinda yetistirilmen için, üzerine katimdan bir sevgi birakmistim. (Ey Musa!)
40- Hani kiz kardesin (Firavun'un sarayina) giderek: "Ona bakacak birini size buluvereyim mi? diyordu. Böylece seni tekrar annene verdik ki, gözü aydin olsun da kederlenmesin. Hem sen, bir adam öldürdün de seni gamdan kurtardik. Seni çesitli musibetlerle imtihan ettik. Bu sebeple yillarca Medyen halki içinde kaldin. Sonra ey Musa! Belli bir çaga (peygamberlik görevini yüklenecek bir yasa) geldin.
41- Ben, seni kendime (peygamber) seçtim.
42- Sen kardesinle birlikte mucizelerimle git. Ikiniz de beni anmakta gevseklik etmeyin.
43- Firavun'a gidin, çünkü o gerçekten azdi.
44- Varin da ona yumusak söz söyleyin; olur ki, ögüt dinler, yahut korkar.
45- (Musa ile Harun) "Rabbimiz! Onun bize kötülük yapmasindan veya azginligini artirmasindan korkariz" dediler.
46- Allah buyurdu ki: "Korkmayin, zira ben sizinle beraberim, isitir ve görürüm."
47- Hemen gidin de Firavun'a deyin ki: "Biz Rabbinin (sana gönderilen) elçileriyiz. Artik Israilogullari'ni bizimle gönder, onlara azab etme; biz sana Rabbinden bir mucize ile geldik. Selam dogru yolda gidenleredir."
48- "Bize kesin olarak vahyolundu ki, azab süphesiz (gerçegi) inkâr edip ona sirt çevirenleredir."
49- Firavun: "Ey Musa! Sizin Rabbiniz kimdir?" dedi.
50- Musa: "Bizim Rabbimiz her seye seklini veren, sonra da yolunu gösterendir." dedi.
51- Firavun : "Öyleyse geçmis asirlar (daki insanlar)in durumu nedir?" dedi.
52- Musa dedi ki: "Onlarin bilgisi Rabbimin katinda bir kitapta (yazili)dir. Rabbim yanlis yapmaz ve unutmaz."
53- "Yeryüzünü sizin için bir dösek yapan, oradan sizin için yollar açan ve gökten bir su indiren O'dur." Iste biz o su ile türlü türlü bitkilerden çiftler çikardik.
54- Hem siz yiyin, hem de hayvanlarinizi otlatin. Akil sahibleri için bunda nice ibretler vardir!
55- Sizi yerden (topraktan) yarattik, yine (ölümünüzden sonra) ona döndürecegiz. Hem de ondan sizi bir kere daha çikaracagiz.
56- And olsun ki, biz, Firavun'a mucizelerimizin hepsini gösterdik. Böyle iken o yine onlari yalan sayip kabulden çekindi.
57- (Firavun Musa'ya söyle) dedi: "Ey Musa! Sen sihrinle bizi yerimizden çikarmak için mi geldin bize?"
58- "O halde biz de senin sihrin gibi bir sihirle sana gelecegiz (karsina çikacagiz); simdi bizimle senin aranda bir vakit ve bir bulusma yeri tayin et ki; ne senin, ne bizim caymayacagimiz uygun bir yer olsun."
59- Musa: "Sizinle bulusma zamani, süs (bayrami) günü ve insanlarin toplanacagi kusluk vaktidir." dedi.
60- Bunun üzerine Firavun döndü gitti ve bütün hile vasitalarini topladiktan sonra geldi.
61- Musa onlara dedi ki: "Yaziklar olsun size! Allah'a yalan uydur
mayin. Sonra bir azab ile kökünüzü keser. Gerçekten (Allah'a) iftira eden hüsrana ugramistir."
62- Sihirbazlar aralarinda islerini tartistilar ve konusmalarini gizli tuttular
63- (Sihirbazlar daha sonra Musa ve Harun'u göstererek söyle) dediler: "Bu ikisi muhakkak sihirbazdir; büyüleriyle sizi yurdunuzdan çikarmak ve de örnek dininizi yok etmek istiyorlar."
64- "Onun için bütün tuzaklarinizi bir araya getirin, sonra hep bir sira halinde gelin. Bugün üstün gelen muhakkak zafer kazanmistir."
65- Sihirbazlar: "Ey Musa! Ya sen at, yahud ilk atan biz olalim" dediler.
66- Musa dedi ki: "Hayir, siz atin." Bir de ne görsün! Onlarin ipleri ve degnekleri, yaptiklari sihirden ötürü kendisine sanki yürüyorlarmis gibi geldi.
67- Bu yüzden Musa içinde bir korku hissetti.
68- Biz dedik ki: "Korkma, çünkü sen muhakkak üstünsün (galib geleceksin) "
69- "Sag elindekini ativer, o, onlarin yaptiklarini yutar. Çünkü onlarin yaptiklari ancak bir büyücü tuzagidir. Büyücü ise, her nerede olursa olsun basariya ulasamaz."
70- Sonunda bütün sihirbazlar secdeye kapandilar, "Musa ile Harun'un Rabbine iman ettik" dediler.
71- Firavun: "Ben size izin vermeden mi ona iman ettiniz? O, muhakkak size sihir ögreten büyügünüzdür. And olsun ki, ellerinizi ve ayaklarinizi çaprazlama kesecegim ve muhakkak sizi hurma dallarina asacagim. Böylece hangimizin azabinin daha siddetli ve devamli oldugunu bileceksiniz" dedi.
72- (Iman eden sihirbazlar söyle) dediler: "Bize gelen bu açik mucizeler ve bizi yaratana karsi, asla seni tercih edemeyiz. Ne hüküm vereceksen ver. Sen, ancak bu dünya hayatina hükmedebilirsin."
73- "Dogrusu biz hem günahlarimiza, hem bizi zorladigin sihre karsi, bizi bagislasin diye, Rabbimize iman ettik. Allah (sevabça senden) daha hayirli ve (azab verme bakimindan da) daha devamlidir."
74- Her kim Rabbine suçlu olarak varirsa, süphesiz ki ona cehennem vardir. Orada ne ölür, ne de dirilir.
75- Kim de ona bir mümin olarak salih ameller islemis oldugu halde varirsa, iste onlara en yüksek dereceler vardir.
76- Adn cennetleri vardir ki, altlarindan irmaklar akar, onlar, orada ebedî olarak kalacaklardir. Ve iste bu, (küfür ve isyandan) arinanlarin mükafatidir.
Meâl-i Serifi
77- Gerçekten Musa'ya söyle vahyettik: "Kullarimla geceleyin yürü (Misir'dan çik) de (asâni vurarak) onlara denizde kuru bir yol aç; (artik firavun tarafindan) yetisilmekten korkmazsin ve (bogulmaktan) endise de etmezsin."
78- Firavun ordulariyla hemen onlari takip etti, denizden kendilerini sariveren (korkunç bogulma) sariverdi
79- Böylece Firavun kavmini yanlis yola sürükledi ve dogru yola götürmedi.
80- Ey Israilogullari! Sizleri düsmaninizdan kurtardik ve Tûr daginin sag yaninda size söz verdik, üzerinize de kudret helvasi ve bildircin indirdik.
81- Size verdigimiz riziklarin en temizlerinden yiyin ve bunda taskinlik etmeyin, sonra üzerinize gazabim iner. Kimin üzerine de gazabim inerse, muhakkak o mahvolur.
82- Bununla beraber, süphe yok ki ben, tevbe eden, iman edip salih amel isleyen, sonra da hak yolda sebat gösteren kimse için çok bagislayiciyim.
83- "Ey Musa! Seni kavminden (ayirip) daha çabuk (gelmeye) sevkeden nedir?" (dedik.)
84- Musa: "Onlar benim izimdeler (arkamdan beni takip edip geliyorlar). Ben sana acele ettim (geldim) ki, hosnud olasin" dedi.
85- Allah: "Dogrusu biz senden sonra kavmini imtihan ettik. Sâmirî onlari saptirdi" dedi.
86- Hemen Musa öfkeli ve üzgün olarak kavmine döndü (onlara söyle)
dedi: "Ey kavmim! Rabbiniz size güzel bir vaad ile söz vermedi mi? Size bu süre mi çok uzun geldi, yoksa Rabbinizden size bir gazab inmesini arzu ettiniz de mi, bana olan vaadinizden caydiniz?"
87- Onlar dediler ki: "Biz sana verdigimiz sözden, kendiligimizden caymadik. Fakat biz o (Kibtî) kavminin süs esyasindan bir takim agirliklar yüklenmistik. Onlari (atese) attik. Sâmirî de (kendi mücevheratini) böylece atmisti."
88- Nihayet Sâmirî onlara bögüren bir buzagi heykeli ortaya çikardi. Bunun üzerine Sâmirî ve adamlari: "Iste sizin de, Musa'nin da ilâhi budur, ama o unuttu" dediler.
89- Onlar görmüyorlar miydi ki, o buzagi, kendilerine hiçbir sözle karsilik veremiyor; onlara ne bir zarar, ne de bir yarar vermeye sahip bulunamiyordu.
90- And olsun ki Harun daha önce onlara: "Ey kavmim! Siz bununla (buzagi ile) imtihana çekildiniz. Sizin gerçek Rabbiniz Rahmân'dir. Gelin bana uyun ve emrime itaat edin" demisti.
91- Onlar (cevap olarak söyle) demislerdi: "Musa bize dönüp gelinceye kadar, biz ona tapmaya elbette devam edecegiz."
92- (Musa gelince kardesine söyle) dedi: "Ey Harun! bunlarin sapikliga düstügünü gördügün vakit, seni engelleyen ne oldu?"
93- "(Neden) benim yolumu takip etmedin, benim emrime karsi mi geldin?"
94- Harun: "Ey anamin oglu! Sakalimi ve basimi (saçimi) tutma. Ben senin 'Israilogullari arasinda ayrilik çikardin, sözüme bakmadin' diyeceginden korktum." dedi.
95- (Hz. Musa bu defa Sâmirî'ye dönerek) "Ey Sâmirî! Senin bu yaptigin nedir?" dedi.
96- Sâmirî: "Onlarin görmedikleri bir sey gördüm: (Sana gelen) ilâhî elçinin (Cebrail'in) izinden bir avuç (toprak) aldim ve onu (erimis mücevheratin içine) attim. Bunu, bana böylece nefsim hos gösterdi" dedi.
97- (Musa ona söyle) dedi: "Haydi çekil git. Artik senin için hayat boyunca, 'benimle temas yok' diye söylemen var (bir vahsi gibi yapayalniz yasamaga mahkum olacaksin). Hem senin için asla kaçamayacagin bir ceza daha vardir. Bir de ibadet edip durdugun ilâhina bak; elbette biz onu yakacagiz, sonra da kül edip muhakkak onu denize savuracagiz."
98- Sizin ilâhiniz, ancak kendisinden baska hiçbir ilâh bulunmayan Allah'dir. Onun ilmi her seyi kusatmistir.
99- (Ey Muhammed!) Sana geçmisin haberlerinden bir kismini böylece anlatiyoruz. Süphe yok ki, sana katimizdan bir zikir (düsünüp kendisinden ibret alinacak bir kitab) verdik.
100- Kim ondan yüz çevirirse, süphesiz o, kiyamet günü bir günah yüklenecektir. | |
| | | NiLuFeR
Mesaj Sayısı : 191 Puan : 231 Kayıt tarihi : 02/05/09
| Konu: Geri: Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali (Alfabe Sırasına Göre) C.tesi Mayıs 02, 2009 7:47 pm | |
| 101- Devamli o azabin altinda kalacaklar. Kiyamet günü onlar için, bu ne fena bir yüktür!
102- Sûr'a üfürülecegi gün ki biz suçlulari o gün, (gözleri korkudan) gögermis olarak mahserde toplayacagiz.
103- "Siz dünyada sadece on(gün) kaldiniz" diye kendi aralarinda gizli gizli konusurlar.
104- Aralarinda ne konusacaklarini biz çok iyi biliriz. Görüsü en üstün olan: "Ancak bir gün kaldiniz" diyecektir.
105- (Ey Muhammed!) Sana daglar(in kiyametteki durumunu) sorarlar, de ki: "Rabbim onlari ufalayip savuracak."
106- "Böylece yerlerini dümdüz bos bir halde birakacak."
107- "Orada ne bir çukur, ne de bir tümsek göreceksin."
108- O gün, hiçbir tarafa sapmadan o davetçiye (Sûr'a üfleyenin çagrisina) uyarlar. Öyleki, Rahmân'in heybetinden sesler kisilmistir. Artik bir fisiltidan baska hiçbir sey isitemezsin.
109- O gün, Rahmân'in kendisine izin verdigi ve sözünden hosnud oldugu kimselerden baskasinin sefaati fayda vermez.
110- Allah, onlarin geleceklerini de, geçmislerini de bilir. Onlar ise O'nu ilmen kavrayamazlar.
111- Bütün yüzler, diri ve bütün yarattiklarini gözetip duran Allah'a bas egmistir. Bir zulüm yüklenen gerçekten hüsrana ugramistir.
112- Her kim de mümin olarak salih amelleri islerse, artik o, ne bir haksizliktan ve ne de çignenmekden korkar.
113- Iste böylece biz onu Arapça bir Kur'ân olarak indirdik. Onda tehditlerden nice türlüsünü tekrar tekrar açikladik ki belki sakinirlar, yahut onlara bir ibret ve uyanis verir.
114- Hükmü her yerde geçerli gerçek hükümdar olan Allah yücedir. (Ey Muhammed!) Kur'ân sana vahyedilirken, vahiy bitmeden önce (unutma korkusu ile) Kur'ân'i okumada acele etme; "Rabbim! benim ilmimi artir" de.
115- Dogrusu bundan önce Âdem'e (bu agaçtan yeme diye) emrettik, fakat unuttu ve biz onda bir azim (bir kararlilik) bulmadik.
116- Bir vakit meleklere: "Âdem(e hürmet) için secde edin" demistik; Iblis'ten baska hepsi secde etmis, o çekinmisti.
117- Biz de (Âdem'e) söyle demistik: "Ey Âdem! Süphesiz bu (Iblis) sana ve esine düsmandir. Sakin sizi cennetten çikarmasin, sonra bedbaht olursun (sikinti çeker, perisan olursun)."
118- "Dogrusu senin acikmaman ve çiplak kalmaman (ancak) cennettedir. "
119- Ve sen orada ne susarsin, ne de günesin sicaginda kalirsin"
120- Nihayet seytan ona vesvese verdi. Söyle dedi: "Ey Âdem! Sana sonsuzluk agacini ve çökmesi olmayan bir saltanati göstereyim mi?"
121- Bunun üzerine ikisi de o agaçtan yediler. Hemen ayip yerleri kendilerine açilip görünüverdi. Ve üzerlerine cennet yapragindan örtüp yamamaya basladilar. Âdem Rabbinin emrinden çikti da sasirdi.
122- Sonra Rabbi, onu seçti de tevbesini kabul buyurdu ve ona dogru yolu gösterdi.
123- Allah (onlara) söyle dedi: "Birbirinize düsman olmak üzere hepiniz oradan (cennetten) inin. Artik benden size bir hidayet (kitab) geldigi zaman, kim benim hidayetime uyarsa iste o, sapikliga düsmez ve (ahirette) zahmet çekmez.
124- Her kim de benim zikrimden (Kur'ân'dan) yüz çevirirse, (bilsin ki) ona dar bir geçim vardir ve onu kiyamet günü kör olarak hasrederiz.
125- (O zaman Kur'ândan yüz çeviren kimse) "Rabbim! beni niçin kör olarak hasrettin, oysa ben gören bir kimseydim" der.
126- Allah: "Böyledir, sana âyetlerimiz gelmisti de onlari sen unutmustun, bugün de öylece unutulursun" der.
127- Iste haddi asanlari, Rabbinin âyetlerine inanmayanlari biz böyle cezalandiririz. Ve muhakkak ki ahiret azabi (dünya azabindan) daha siddetli ve daha devamlidir.
128- Onlari, yerlerinde gezip durduklari su kendilerinden önce yok ettigimiz bunca nesiller(in o korkunç akibeti) dogru yola sevk etmedi mi? Dogrusu bunda ibret alacak akli olanlar için nice deliller vardir.
129- Eger Rabbinin verdigi bir hüküm ve tayin ettigi bir süre olmasaydi, hemen azaba ugrarlardi.
130- O halde, dediklerine sabret; günesin dogmasindan önce ve batmasindan önce Rabbini hamd ile tesbih et. Gecenin bir kisim vakitlerinde ve gündüzün etrafinda da tesbih et ki hosnudluga eresin.
131- Kâfirlerden bir kismina, onlari sinamak için dünya hayatinin zineti olarak verdigimiz ve onunla kendilerini geçindirdigimiz seye (mal ve saltanata) sakin ragbetle bakma. Rabbinin (ahiretteki) rizki daha hayirli ve daha devamlidir.
132- (Ey Muhammed!) Ehline namaz kilmalarini emret, kendin de ona sabirla devam et. Biz senden bir rizik istemiyoruz. Seni biz riziklandiririz. Güzel akibet takva sahiplerinindir.
133- (Inkâr edenler): "Rabbinden bize bir mucize getirse ya" dediler. Onlara önceki kitablarda olan apaçik deliller gelmedi mi?
134- Eger biz, onlari bundan (peygamber veya Kur'ân'dan) önce bir azab ile yok etseydik, muhakkak "Ey Rabbimiz! bize bir peygamber gönderseydin de, alçak ve rezil olmadan önce âyetlerine uysaydik, olmaz miydi?" diyeceklerdi.
135- De ki: "Hepimiz beklemekteyiz, siz de bekleyedurun. Süphesiz düz yolun sahiplerinin kimler oldugunu ve kimlerin dogru yolda bulundugunu yakinda bileceksiniz | |
| | | NiLuFeR
Mesaj Sayısı : 191 Puan : 231 Kayıt tarihi : 02/05/09
| Konu: Geri: Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali (Alfabe Sırasına Göre) C.tesi Mayıs 02, 2009 7:48 pm | |
| TAHRİM
Bismillahirrahmanirrahim
1- Ey Peygamber! Eslerinin rizasini arayarak Allah'in sana helâl kildigi seyi niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bagislayan çok esirgeyendir.
2- Allah size yeminlerinizi çözmeyi mesrû kilmistir. Allah sizin sahibinizdir. O bilendir, hikmetle yönetendir.
3- Peygamber, eslerinden birine gizlice bir söz söylemisti. Fakat esi, o sözü baskalarina haber verip Allah da bunu Peygamber'e açiklayinca, Peygamber (esine) bir kismini bildirmis bir kismindan da vazgeçmisti. Peygamber bunu ona haber verince esi: "Bunu sana kim söyledi?" dedi. Peygamber "Bilen, her seyden haberi olan Allah bana söyledi." dedi.
4- Eger ikiniz de Allah'a tevbe ederseniz ne iyi, çünkü kalpleriniz egildi. Ve eger Peygamber'e karsi birbirinize arka olursaniz (bilin ki) onun dostu ve yardimcisi Allah, Cibrîl ve müminlerin iyileridir. Bunun ardindan melekler de ona arkadir.
5- Eger o sizi bosarsa belki de Rabbi ona, sizden daha hayirli, kendisini Allah'a teslim eden, inanan, gönülden itaat eden, tevbe eden, oruç tutan dul ve bakire esler verir.
6- Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi bir atesten koruyun ki onun yakiti insanlar ve taslardir. Onun basinda gayet kati, siddetli, Allah'in kendilerine buyurduguna karsi gelmeyen ve emredildikleri seyi yapan melekler vardir.
7- (Inkâr edenlere): "Ey kâfirler! Bugün özür dilemeyin. Siz ancak islediklerinizin cezasini çekeceksiniz." (denilir.)
8- Ey iman edenler! Samimi bir tevbe ile Allah'a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, Peygamber'i ve onunla birlikte iman edenleri utandirmayacagi günde Allah sizi, içlerinden irmaklar akan cennetlere sokar. Çünkü onlarin nurlari, önlerinde ve yanlarinda kosar da, "Ey Rabbimiz! Nurumuzu tamamla, bizi bagisla, çünkü sen her seye kâdirsin." derler.
9- Ey Peygamber! Kâfirler ve münafiklarla savas, onlara karsi sert davran. Onlarin varacagi yer cehennemdir. O gidilecek yer, ne de kötüdür!
10- Allah, inkâr edenlere, Nuh'un karisi ile Lut'un karisini misal verdi. Bu ikisi, kullarimizdan iki salih kulun (nikahi) altinda idiler, onlara hiyanet ettiler. (Kocalari,) Allah'tan hiçbir seyi onlardan savamadi. (Onlara): "Haydi girenlerle birlikte siz de atese girin!" denildi.
11- Allah, inananlara da Firavun'un karisini örnek gösterdi. O söyle demisti: "Rabbim! Bana yaninda cennetin içinde bir ev yap, beni Firavun'dan ve onun (kötü) isinden kurtar. Ve beni su zalim toplumdan kurtar!"
12-Irzini korumus olan, Imrân kizi Meryem'i de Allah örnek gösterdi. Biz, ona ruhumuzdan üfledik ve Rabbinin sözlerini ve kitaplarini tasdik etti. O, gönülden itaat edenlerdendi. | |
| | | NiLuFeR
Mesaj Sayısı : 191 Puan : 231 Kayıt tarihi : 02/05/09
| Konu: Geri: Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali (Alfabe Sırasına Göre) C.tesi Mayıs 02, 2009 7:48 pm | |
| TALAK
Bismillahirrahmanirrahim
1- Ey Peygamber! Kadinlari bosamak istediginiz zaman onlari iddetleri içinde bosayin ve iddeti de sayin. Rabbiniz Allah'tan korkun. Apaçik bir hayasizlik yapmalari hali bir yana, onlari evlerinden çikarmayin, kendileri de çikmasinlar. Bunlar Allah'in sinirlaridir. Kim Allah'in sinirlarini asarsa, süphesiz kendine zulmetmis olur. Bilmezsin, olur ki Allah, bundan sonra bir durum ortaya çikariverir.
2- Sürelerinin sonuna vardiklarinda onlari güzelce tutun, yahut güzellikle onlardan ayrilin. Içinizden adalet sahibi iki kisiyi sahit tutun. Sahidligi Allah için yapin. Iste Allah'a ve son güne inanan kimseye ögütlenen budur. Kim Allah'tan korkarsa Allah ona bir çikis yolu yaratir.
3- Ve onu ummadigi yerden riziklandirir. Kim Allah'a güvenirse O, ona yeter. Allah, emrini yerine getirendir. Allah her sey için bir ölçü koymustur.
4- Kadinlariniz içinden âdetten kesilmis olanlarla, henüz âdetini görmemis bulunanlardan eger süphe ederseniz (iddetlerinin nasil olacaginda tereddüt ederseniz), onlarin bekleme süresi üç aydir. Gebe olanlarin bekleme süresi ise, yüklerini birakmalari, dogum yapmalaridir. Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona isinde bir kolaylik verir.
5- Bu, Allah'in size indirdigi buyrugudur. Kim Allah'tan korkarsa Allah onun kötülüklerini örter ve onun mükafatini büyütür.
6- O kadinlari, gücünüz ölçüsünde oturdugunuz yerin bir bölümünde oturtun ve onlari sikistirmak için kendilerine zarar vermeye kalkismayin. Sayet gebe iseler, yüklerini birakincaya kadar onlari besleyin. Sonra sizin için emzirirlerse ücretlerini verin ve aranizda güzellikle konusup danisin. Güçlük çekerseniz çocugu, baska bir kadin emzirecektir.
7- Eli genis olan genisligine göre nafaka versin. Rizki kisilmis bulunan da Allah'in kendisine verdiginden versin. Allah bir kisiye ne vermisse ancak onu teklif eder. Allah bir güçlükten sonra bir kolaylik yaratacaktir.
8- Nice kent var ki Rablerinin ve O'nun elçilerinin emrine baskaldirdi, biz de onlari çetin bir hesaba çektik ve onlara görülmemis sekilde azab ettik.
9- Islerinin vebalini tattilar. Islerinin sonucu tam bir hüsran olmustur.
10- Allah onlara siddetli bir azap hazirlamistir. O halde ey inanan akl-i selim sahipleri! Allah'tan korkun, Allah size bir uyarici gönderdi.
11- Size Allah'in açik açik âyetlerini okuyan bir elçi (gönderdi) ki inanip faydali isler yapanlari, karanliklardan aydinliga çikarsin. Kim Allah'a inanir ve yararli is yaparsa (Allah) onu, altlarindan irmaklar akan, içinde ebedi kalacaklari cennetlere sokar. Allah ona gerçekten ne güzel rizik vermistir.
12-Allah O'dur ki yedi gögü ve yerden de onlar kadarini yaratti. Emir bunlar arasinda iner ki Allah'in her seye kâdir oldugunu ve Allah'in bilgisinin, her seyi kusattigini bilesiniz. __________________ | |
| | | NiLuFeR
Mesaj Sayısı : 191 Puan : 231 Kayıt tarihi : 02/05/09
| Konu: Geri: Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali (Alfabe Sırasına Göre) C.tesi Mayıs 02, 2009 7:49 pm | |
| TARIK
Bismillahirrahmanirrahim
1- Andolsun o göge ve Târik'a,
2- Târik nedir, bildin mi?
3- O, karanligi delen yildizdir.
4- Hiçbir nefis yoktur ki basinda bir denetleyici bulunmasin.
5- Onun için insan neden yaratildigina bir baksin.
6- Atilan bir sudan yaratildi.
7- O su, erkegin sulbü ile kadinin gögüs kemikleri arasindan çikar.
8- Elbette Allah'in onu döndürmeye gücü yeter.
9- O gün bütün sirlar yoklanip, meydana çikarilir.
10- Insanin o gün ne bir gücü vardir, ne de bir yardimcisi.
11- Andolsun o dönüslü göge,
12- O yarilip çatlayan yere,
13. Kuskusuz Kur'ân, ayirici bir sözdür.
14. O asla bir saka degildir.
15. Haberin olsun ki, kâfirler hep hile kuruyorlar.
16. Ben de hilelerine karsilik veririm.
17. Onun için sen kâfirlere mühlet ver, onlara az bir zaman tani. | |
| | | NiLuFeR
Mesaj Sayısı : 191 Puan : 231 Kayıt tarihi : 02/05/09
| Konu: Geri: Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali (Alfabe Sırasına Göre) C.tesi Mayıs 02, 2009 7:49 pm | |
| TEGABUN
Bismillahirrahmanirrahim
1- Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'i tesbih eder. Mülk O'nundur, hamd O'nadir. Her seye gücü yeten O'dur.
2- Sizi O yaratti. Kiminiz kâfirdir, kiminiz mümin. Allah yaptiklarinizi görmektedir.
3- Zira gökleri ve yeri hak ile yaratti. Sizi sekillendirdi ve sekillerinizi de güzel yapti. Dönüs ancak O'nadir.
4- Göklerde ve yerde olanlari, gizlediginiz ve açiga vurdugunuz seyleri bilir. Allah, gögüslerin özünü bilir.
5- Önceden inkâr edenlerin haberi size gelmedi mi? (Onlar) islerinin vebalini tattilar ve onlar için aci bir azap vardir.
6- Böyledir, çünkü onlara peygamberleri, açik deliller getirirlerdi, fakat onlar: "Bir insan mi bize yol gösterecek?" dediler ve yüz çevirdiler. Allah da muhtaç olmadigini gösterdi. Allah zengindir, övülmeye lâyiktir.
7- Inkâr edenler, katiyyen diriltilmeyeceklerini sandilar. De ki: "Hayir! Rabbim hakki için mutlaka diriltileceksiniz, sonra yaptiklariniz size haber verilecektir. Bu, Allah'a göre kolaydir".
8- Artik Allah'a, Resulüne ve indirdigimiz nura (Kur'ân'a) inanin. Allah yaptiklarinizdan haberdardir.
9- Toplanma günü için sizi topladigi zaman var ya, iste o gün, kimin aldandiginin açiga çikacagi aldanma günüdür. Kim Allah'a inanir ve yararli is yaparsa, Allah onun kötülüklerini örter ve onu, içinde ebedi kalacaklari, altlarindan irmaklar akan cennetlere sokar. Iste büyük kurtulus budur.
10- Inkâr eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, iste onlar cehennem ehlidirler. Orada ebedi kalacaklardir. Ne kötü gidilecek yerdir orasi!
11- Allah'in izni olmayinca hiç bir musibet isabet etmez. Kim Allah'a inanirsa, Allah onun kalbini dogruya götürür. Allah her seyi bilendir.
12- Allah'a itaat edin, Peygamber'e de itaat edin. Yüz çevirirseniz bilin ki, elçimize düsen apaçik bir duyurmadir.
13- Allah ki O'ndan baska tanri yoktur. Müminler Allah'a dayansinlar.
14- Ey iman edenler! Eslerinizden ve çocuklarinizdan size düsman olanlar da vardir. Onlardan sakinin. Ama affeder, kusurlarini baslarina kakmaz, hos görür ve bagislarsaniz, bilin ki Allah çok bagislayan çok merhamet edendir.
15- Dogrusu mallariniz ve çocuklariniz sizin için bir imtihandir. Büyük mükafat ise Allah'in yanindadir.
16- O halde gücünüzün yettigi kadar Allah'tan korkun, dinleyin, itaat edin, kendi iyiliginize olarak harcayin. Kim nefsinin cimriliginden korunursa iste onlar kurtulusa erenlerdir.
17- Eger Allah'a güzel bir borç verirseniz, Allah onu sizin için kat kat yapar ve sizi bagislar. Allah çok mükafat verendir, halimdir.
18-Görünmeyeni ve görüneni bilendir. Üstündür, hikmet sahibidir | |
| | | NiLuFeR
Mesaj Sayısı : 191 Puan : 231 Kayıt tarihi : 02/05/09
| Konu: Geri: Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali (Alfabe Sırasına Göre) C.tesi Mayıs 02, 2009 7:49 pm | |
| TEKASUR
Bismillahirrahmanirrahim
1,2- Çoklukla övünmek, sizi kabirlere varincaya kadar oyaladi.
3- Hayir! Yakinda bileceksiniz.
4- Yine hayir! Yakinda bileceksiniz (hatanizi).
5,6- Hayir! Eger kesin bilgi ile bilseniz, elbette cehennemi görürsünüz.
7- Sonra, yemin olsun ki, cehennemi yakin gözüyle göreceksiniz.
8-Sonra, yemin olsun ki, o gün (size verilen) her nimetten sorulacaksiniz | |
| | | NiLuFeR
Mesaj Sayısı : 191 Puan : 231 Kayıt tarihi : 02/05/09
| Konu: Geri: Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali (Alfabe Sırasına Göre) C.tesi Mayıs 02, 2009 7:50 pm | |
| TEBBET
Bismillahirrahmanirrahim
1- Ebu Leheb'in elleri kurusun (yok olsun o), zaten yok oldu ya.
2- Ne mali ne de kazandigi onu kurtaramadi.
3- (O), alevli bir atese girecektir.
4- Karisi da odun hamali olarak (onunla beraber girecektir).
5-Boynunda da hurma lifinden bir ip olacaktir. | |
| | | NiLuFeR
Mesaj Sayısı : 191 Puan : 231 Kayıt tarihi : 02/05/09
| Konu: Geri: Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali (Alfabe Sırasına Göre) C.tesi Mayıs 02, 2009 7:51 pm | |
| TEKVİR
Bismillahirrahmanirrahim
1- Günes katlanip dürüldügünde,
2- Yildizlar bulandiginda,
3- Daglar yürütüldügünde,
4- Kiyilmaz mallar birakildiginda,
5- Vahsi hayvanlar bir araya toplandiginda,
6- Denizler ateslendiginde (sulari çekilip, volkanlar halinde ates püskürdügünde),
7- Nefisler eslestirildiginde (iyiler iyilerle, kötüler kötülerle bir araya toplandiginda),
8- Diri diri topraga gömülen kiza soruldugunda,
9- "Hangi günahtan dolayi öldürüldü?" diye.
10- Amel defterleri açildiginda,
11- Gök siyrilip açildiginda,
12- Cehennem kizistirildiginda,
13- Ve cennet yaklastirildiginda,
14- Herkes ne getirmis oldugunu anlar.
15- Simdi yemin ederim o sinenlere (gündüzleri gözden kaybolan yildizlara),
16- O akip akip yuvasina gidenlere,
17- Yöneldigi an geceye,
18- Nefeslendigi (agardigi) an sabaha ki,
19- Kuskusuz o Kur'an, degerli bir elçinin sözüdür.
20- O elçi güçlüdür, Ars'in sahibinin yaninda çok itibarlidir.
21- Orada ona itaat edilir, güvenilir.
22- Arkadasinizi cin çarpmis degildir.
23- Andolsun o, Cebrail'i açik ufukta gördü.
24- O, gayb hakkinda cimri de degildir.
25- O, kovulmus bir seytanin sözü degildir.
26- Hâl böyle iken, siz nereye gidiyorsunuz?
27- O, âlemler için ögütten baska bir sey degildir,
28- Içinizden dogru gitmek isteyenler için.
29-Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemeyince, siz dileyemezsiniz. __________________ | |
| | | NiLuFeR
Mesaj Sayısı : 191 Puan : 231 Kayıt tarihi : 02/05/09
| Konu: Geri: Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali (Alfabe Sırasına Göre) C.tesi Mayıs 02, 2009 7:52 pm | |
| TEVBE
Bismillahirrahmanirrahim
1- Allah'dan ve Resulü'nden bir ültimatomdur bu, kendileriyle antlasma yaptiginiz müsriklere:
2- Bundan böyle yeryüzünde dört ay daha istediginiz gibi gezip dolasin. Sunu da bilin ki, Allah'i aciz birakacak degilsiniz. Allah kâfirleri mutlaka perisan edecektir.
3- Ayrica büyük hac günü Allah ve Rasulü tarafindan insanlara bir ilandir ki, Allah da Resulü de müsriklerle yapilan antlasmalara artik bagli degildir. Eger hemen tevbe ederseniz, bu sizin için hayirlidir. Yok yine tevbeden yüz çevirirseniz biliniz ki, Allah'i yildiracak degilsiniz. Kâfirleri aci bir azap ile müjdele.
4- Ancak kendileriyle antlasma yapmis oldugunuz müsriklerden size olan ahitlerinde hiçbir eksiklik yapmamis ve sizin aleyhinize hiçbir kimseye yardimda bulunmamis olanlar bunun disindadir. Siz de onlarla olan antlasmanizin hükümlerine antlasma süresinin sonuna kadar uyunuz. Muhakkak ki, Allah müttakileri sever.
5- Su haram aylar bir çikti mi artik o müsrikleri nerede bulursaniz öldürün, yakalayin, hapsedin ve bütün geçit baslarini tutun. Eger tevbe ederler ve namaz kilip zekati verirlerse onlari serbest birakin. Muhakkak ki, Allah çok bagislayandir, çok merhamet edendir.
6- Eger müsriklerden biri aman dilerse, ona aman ver. Ta ki, Allah'in kelâmini dinlesin. Sonra onu güvenlik içinde oldugu yere kadar gönder. Çünkü bunlar gerçekten de bilgisiz bir kavimdirler.
7- O müsriklerin Allah katinda ve Resulü katinda herhangi bir ahdi nasil olabilir? Ancak Mescid-i Haram yaninda antlasma yaptiklariniz var ki, bunlar size karsi dogru durdukça siz de onlara dogru olun. Allah (hainlikten) sakinanlari elbette sever.
8- Onlarla nasil sözlesme olabilir ki, sizin aleyhinize ellerine bir firsat geçse, hakkinizda ne bir antlasma gözetirler, ne de bir yemin. Dil ucuyla sizi hosnud etmeye çalisirlar, fakat kalbleri o kadarina da razi olmaz. Zaten onlarin çogu fasiktirlar.
9- Allah'in âyetlerini az bir çikara degistirdiler de Allah yolundan engellediler. Gerçekten de bunlar ne fena seyler yapageldiler.
10. Bir mümin hakkinda ne bir yemin gözetirler, ne de bir antlasma. Bunlar iste böyle haddi asan kimselerdir.
11. Eger tevbe ederler, namazi kilarlar, zekati verirlerse dinde kardesleriniz olurlar. Biz âyetleri, bilen bir kavme açiklariz.
12. Eger verdikleri sözden sonra yeminlerini bozar ve dininize dil uzatirlarsa, o küfür öncülerini hemen öldürün. Çünkü onlarin yeminleri yoktur. Ola ki, vazgeçerler.
13- Yeminlerini bozan, Peygamber'i yurdundan çikarmaya azmeden ve üstelik ilk önce size saldirmaya baslayanlara karsi savasmaz misiniz? Yoksa onlardan korkuyor musunuz? Eger mümin iseniz her seyden önce Allah'dan korkmalisiniz.
14- Onlarla savasin ki Allah, sizin ellerinizle onlarin cezasini versin ve ...
onlari rezil ve rüsvay etsin, yardimiyla sizi onlara muzaffer kilsin. Ve mümin bir kavmin yüreklerini ferahlandirsin.
15. Ve kalblerindeki öfkeyi gidersin. Allah diledigine tevbeyi nasib eder. Allah her seyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir.
16. Yoksa siz hep kendi halinize terk olunacaginizi mi sandiniz? Allah'in, içinizden cihad edenleri ve Allah'tan, Resulü'nden, müminlerden baska kimseye siginmayan ve baskaca siginacak bir yer aramayanlari görmedigini mi (zannediyorsunuz)? Allah bütün yaptiklarinizdan haberdardir.
17- Müsrikler kendi inkârlarina kendileri sahit olup dururlarken Allah'in mescidlerini imar etmeleri mümkün degildir. Onlarin bütün yaptiklari bosa gitmistir. Ve onlar ates içinde ebedi olarak kalacaklardir.
18- Allah'in mescidlerini, ancak Allah'a ve ahiret gününe inanan, namazi kilan, zekati veren ve Allah'dan baskasindan korkmayan kimseler imar ederler. Iste hidayet üzere olduklari umulanlar bunlardir.
19- Siz hacilara su dagitma ve Mescid-i Haram'i imar etme isiyle Allah'a ve ahiret gününe iman edip, Allah yolunda cihad edenlerin yaptigi isi bir mi tutuyorsunuz? Bunlar Allah katinda esit olamazlar. Allah zalimler topluluguna hidayet ihsan etmez.
20- Iman edip de hicret edip, mallariyla, canlariyla Allah yolunda cihad edenler, Allah katinda en büyük dereceye sahiptirler. Iste bunlar murada ermis olan mutlu kullardir.
21- Rab'leri, onlari kendi katindan bir rahmet, bir riza ve bir cennetle müjdeler ki o cennette onlar için bitmez tükenmez nimetler vardir.
22- Onlar orada ebedi kalirlar. Çünkü en büyük mükâfat Allah katindadir.
23- Ey iman edenler! Eger babalariniz ve kardesleriniz imana karsilik küfürden hoslaniyorlarsa, onlari dost edinmeyiniz. Sizden her kim onlari dost edinirse iste onlar da zalimlerin ta kendileridir.
24- Onlara de ki; eger babalariniz, ogullariniz, kardesleriniz, kadinlariniz, akrabalariniz, kabileniz, elde ettiginiz mallar, kesada ugramasindan korktugunuz ticaret, hoslandiginiz evler ve meskenler, size Allah ve Resulünden ve Allah yolunda cihaddan daha sevimli ise, artik Allah'in emri gelinceye kadar bekleyin. Allah böyle fasiklar topluluguna hidayet nasip etmez.
25- Inkâr kabul etmez bir durumdur ki, Allah size birçok yerde yardim etti. Özellikle Huneyn Günü ki, o gün kendi çoklugunuz size güven vermisti de o gün size onun bir faydasi olmamisti. Yeryüzü bütün genisligine ragmen basiniza dar gelmisti. Sonra da bozguna ugrayarak gerisin geri dönüp kaçmaya baslamistiniz.
26- Sonra Allah, Resulünün üzerine ve müminlerin üzerine sekinetini (kalplere huzur veren rahmetini) indirdi ve gözle görmediginiz ordular indirdi de kendisini tanimayan kâfirleri azaba ugratti. Ve o kâfirlerin cezasi iste budur.
27- Sonra bütün bu olup bitenlerin arkasindan Allah, diledigine tevbe nasib eder. Allah çok bagislayicidir, çok merhamet edicidir.
28- Ey iman edenler! Müsrikler bir pisliktirler. Artik bu yildan sonra Mescid-i Haram'a yaklasmasinlar. Eger yoksulluktan korkarsaniz Allah sizi dilediginde lütuf ve ihsaniyla zenginlestirecektir. Allah gerçekten alîmdir, hakîmdir.
29- Kendilerine kitap verilenlerden olduklari halde ne Allah'a, ne ahiret gününe inanmayan, Allah'in ve Resulünün haram kildigini haram tanimayan ve hak dini din edinmeyen kimselere alçalmis olduklari halde elden cizye verecekleri hale gelinceye kadar savas yapin.
30- Yahudiler, "Uzeyir Allah'in oglu" dediler, Hiristiyanlar da "Mesih Allah'in oglu", dediler. Bu onlarin kendi agizlariyla uydurduklari sözlerdir. Daha önce inkâra sapmis olanlarin sözlerine benzetiyorlar. Allah onlari kahretsin, nasil da saptiriyorlar!
31- Onlar, Allah'dan baska bilginlerini ve rahiplerini de kendilerine Rab edindiler, Meryem oglu Mesih'i de. Oysa onlar bir olan Allah'a ibadet etmekle emrolunmuslardi. Allah'dan baska hiçbir ilâh yoktur. O, müsriklerin ortak kostugu seylerden de münezzehtir.
32- Allah'in nurunu agizlariyla söndürmek istiyorlar, Allah da razi olmuyor. Fakat kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlamayi diliyor.
33- O öyle bir Allah'dir ki, Resulünü hidayetle ve hak dinle bütün dinlere üstün kilmak için göndermistir. Müsrikler hoslanmasalar da. 34- Ey iman edenler, surasi bir gerçektir ki, yahudi hahamlari ile hiristiyan rahiplerinin bir çogu insanlarin mallarini haksiz yere yerler ve Allah yolundan saptirirlar. Bir de altin ve gümüsü hazineye doldurup, onlari Allah yolunda sarfetmeyenleri bu yüzden acikli bir azap ile müjdele!
35- O gün o altin ve gümüslerin üstü cehennem atesinde kizdirilacak da bunlarla alinlari, yanlari ve sirtlari daglanacak (onlara): "Iste bu kendi caniniz için saklayip biriktirdiginiz seydir. Haydi simdi tadin bakalim su biriktirdiginiz seyin tadini!" denilecek.
36- Dogrusu, Allah katinda aylarin sayisi oniki aydir. Gökleri ve yeri yarattigi günkü Allah yazisinda (böyle yazilmistir). Bunlardan dördü haram aylardir. Bu da dogru olan dinin hükmüdür. Bu sebeple bunlar hakkinda nefislerinize haksizlik yapmayiniz. Müsrikler size karsi topyekün savastiklari gibi siz de onlara karsi topyekün savas açin. Ve iyi bilin ki, Allah müttakilerle beraberdir.
37- O "Nesi'" (denilen bir haram ayi geciktirmek âdeti), olsa olsa küfürde fazlaliktir ki, kâfirler onunla sasirtilir, onu bir yil helâl, bir yil haram sayarlar ki, Allah'in haram kildiginin sayisina uydursunlar da Allah'in haram kildigini helâl kilsinlar. Iste böylece kendilerine kötü isleri güzel gösterildi. Allah da kâfir olan bir kavmi dogru yola iletmez.
38- Ey iman edenler! Size ne oldu ki, "Allah yolunda cihada çikin." denilince oldugunuz yere yigilip kaldiniz. Yoksa ahiretten vazgeçip dünya hayatina razi mi oldunuz? Fakat dünya hayatinin zevki ahiretin yaninda ancak pek az birseydir.
39- Eger topluca savasa katilmazsaniz, O sizi aci bir azaba ugratir ve yerinize baska bir kavmi getirir ve siz O'na zerrece bir zarar veremezsiniz. Allah'in herseye gücü yeter.
40- Eger siz ona (Peygamber'e) yardim etmezseniz, Allah ona yardim eder. Hani o kâfirler, onu Mekke'den çikardiklari vakit sadece iki kisiden biri iken, ikisi de magarada bulunduklari sirada arkadasina "Üzülme, çünkü Allah bizimledir." diyordu. Allah onun kalbine sükûnet ve kuvvet indirmisti ve onu görmediginiz bir orduyla desteklemisti. Kâfirlerin sözünü alçaltmisti. Yüce olan Allah'in kelimesidir. Ve Allah güçlüdür, hikmet sahibidir.
41- Ey müminler! Ister hafif techizatla, ister agirlikli olarak seferber olun ve mallarinizla, canlarinizla Allah yolunda cihad edin. Eger bilirseniz böylesi sizin için daha hayirlidir.
42- Eger o sefer, yakin bir ganimet ve kolay bir sefer olsaydi mutlaka pesine düser gelirlerdi. Fakat o mesakkatli yolculuk kendilerine uzun bir sefer geldi. Bununla beraber, "Bizim de gücümüz yetseydi, sizinle beraber elbette sefere çikardik." diyerek Allah'a yemin edecekler, nefislerini helake sürükleyecekler. Allah biliyor ki, onlar iyice yalancidirlar.
43- Allah seni affetsin. Dogru söyleyenler kimler, gerçekten yalancilar kimlerdir, bunlarin iyice belli olmasini beklemeden niçin onlara izin verdin?
44- Allah'a ve ahiret gününe inananlar, mallariyla ve canlariyla cihad etmeyi görev bildiklerinden (zaten geri kalmak için) senden izin istemezler. Allah o muttakilerin kimler oldugunu bilir.
45- Senden izin isteyenler, olsa olsa Allah'a ve ahiret gününe inanmayanlar olabilir. Onlarin kalbleri hep iskillidir. Bundan dolayi süphe içinde bocalayip dururlar.
46- Eger sizinle beraber cihada çikmak isteselerdi, elbette onunla ilgili olarak bir takim hazirliklar yaparlardi. Fakat Allah davranmalarini istemedi de onlari yoldan alikoydu ve (kendilerine): "oturun oturanlarla beraber" denildi.
47. Eger içinizde sizinle beraber cihada çikmis olsalardi, bozgunculuk etmekten baska seye yaramayacaklardi ve araniza fitne sokmak için ugrasacaklardi. Içinizde onlarin laflarina kanacaklar da vardi. Allah, o zalimleri iyi bilir.
48- Surasi kesindir ki, bunlar daha önce de fitne çikarmak istediler ve sana türlü isler çevirdiler. Nihayet hak yerini buldu ve Allah'in emri onlarin zoruna gitmesine ragmen açiga çikti.
49- Içlerinden "Aman bana izin ver, basimi derde sokma" diyen de var. Dikkat et, baslarini asil kendileri derde soktular. Hiç süphesiz cehennem, kâfirleri elbette kusatacaktir.
50- Eger sana bir iyilik dokunursa fenalarina gider. Eger sana bir musibet gelirse "Biz zaten tedbirimizi önceden almistik." derler ve sevine sevine dönüp giderler.
| |
| | | NiLuFeR
Mesaj Sayısı : 191 Puan : 231 Kayıt tarihi : 02/05/09
| Konu: Geri: Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali (Alfabe Sırasına Göre) C.tesi Mayıs 02, 2009 7:52 pm | |
| 51- De ki: "Hiçbir zaman bize Allah'in bizim için takdir ettiginden baskasi dokunmaz. O bizim mevlamizdir. Müminler yalnizca Allah'a tevekkül etsinler."
52- De ki: "Siz bizde iki güzelligin (Zafer veya sehitligin) birinden baskasini mi gözetirsiniz? Biz ise size Allah'in kendi katindan veya bizim elimizle bir azap indirmesini gözetiyoruz. Haydi siz gözetedurun, biz de sizinle beraber gözetmekteyiz."
53- O münafiklara sunu da de ki; gerek isteyerek, gerek istemeyerek infak edip durun. O infak ettikleriniz sizden hiçbir zaman kabul edilmeyecektir. Çünkü siz fasik bir kavimsiniz.
54- Infaklarin onlardan kabul olunmamasina sebep, gerçekte Allah'a ve Resulüne inanmamalari, namaza ancak üsene üsene gelmeleri, verdiklerini de ancak istemeye istemeye vermeleridir.
55- Onlarin mallari da, evlatlari da sakin seni imrendirmesin. Bu olsa olsa, Allah'in onlari dünya hayatinda bu gibi seylerle azaba ugratmasindan ve canlarinin kâfir olarak çikmasini murat etmis olmasindan baska birsey degildir.
56- Hiç süphesiz onlar, sizden olduklarina dair yemin de ederler. Halbuki sizden degildirler. Fakat onlar öyle bir kavimdirler ki, korkudan ödleri patliyor.
57- Eger siginacak bir yer veya barinacak magaralar veyahut girilecek bir delik bulsalardi baslarini diker o tarafa dogru kosarlardi.
58- Içlerinde (topladigin) sadakalar hakkinda sana tariz eden (dil uzatan) ler de var. Eger o sadakalardan kendilerine verilmisse hosnut olurlar, verilmemisse hemen kizarlar.
59. Ne olurdu bunlar, Allah ve Resulünün kendilerine verdigine razi olsalar da "Bize Allah yeter. Allah bize lütuf ve ihsanindan yine lutfeder, verir. Bizim bütün ragbetimiz Allah'adir" deselerdi.
60- Sadakalar ancak sunlar içindir: Fakirler, yoksullar, o iste çalisan görevliler, müellefe-i kulûb (kalbleri Islâm'a isindirilacaklar), köleler, borçlular, Allah yolundakiler, yolda kalmislar. Allah tarafindan böyle farz kilindi. Allah her seyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
61- Yine onlarin içinde öyleleri vardir ki, Peygamber'i incitiyorlar ve "O her söyleneni dinleyen bir kulaktir." diyorlar. De ki; "Sizin için bir hayir kulagidir. Allah'a inanir, müminlere inanir, ayrica sizden iman edenlere de bir rahmettir". Allah'in Resulünü incitenlere acikli bir azap vardir.
62- Gönlünüzü hos etmek için gelir size yemin ederler. Bunlar eger mümin iseler Allah'i ve Resulünü razi etmeleri daha dogrudur.
63- Bilmiyorlar mi ki, kim Allah'a ve Resulüne karsi gelirse, ona muhakkak ki içinde ebedi kalinacak cehennem atesi vardir. Iste rüsvayligin büyügü de budur.
64- Münafiklar, kalblerindekileri bütünüyle haber verecek bir sûrenin tepelerine inmesinden çekinirler. De ki, alay edip durun bakalim, Allah o sizin çekindiginiz seyi kesinlikle ortaya çikaracaktir.
65- Eger kendilerine sorarsan, "Biz sirf lafa dalmis, sakalasiyorduk." derler. De ki: "Allah ile, âyetleri ile ve peygamberi ile mi alay ediyorsunuz?"
66- Bosuna özür dilemeyin, iman ettik dedikten sonra küfrünüzü açiga vurdunuz. Içinizden bir kismini affetsek bile bir kismini suçlarinda israr ettikleri için azabimiza ugratacagiz.
67- Münafiklarin erkekleri de kadinlari da birbirlerine benzerler. Kötülügü emreder, iyilikten sakindirirlar ve Allah yolunda harcamaktan ellerini siki tutarlar. Allah'i unuttular da, Allah da onlari unuttu. Gerçekten de münafiklar hep fâsik kimselerdir.
68- Allah, erkek kadin bütün münafiklara ve bütün kâfirlere cehennem atesini ebedî olarak vaad buyurdu. O ates onlara yeter. Allah onlara lânet etmistir. Onlara bitmez tükenmez bir azap vardir.
69- (Ey münafiklar!) siz de tipki kendinizden öncekiler gibisiniz. Oysa onlar sizden daha güçlü, kuvvetli, mal ve evlatça sizden daha varlikli idiler. Dünya nimetlerinden paylarina düsen kadar zevk sürdüler. Sizden öncekiler kismetlerine düsen kadariyla nasil zevk sürmek istedilerse siz de onlar gibi kismetinize düsen kadariyla zevk sürmeye baktiniz, siz de sizden önce bataga dalanlar gibi bataga daldiniz. Iste bunlarin dünyada ve ahirette bütün amelleri heder olup gitti ve iste bunlar hep hüsran içinde kalanlardir.
70- Onlara, kendilerinden öncekilerin; Nuh Kavmi'nin, Âd'in, Semûd'un, Ibrahim Kavmi'nin, Medyen Ashabi'nin ve o mü'tefikelerin haberi gelmedi mi? Onlarin hepsine peygamberleri delillerle gelmislerdi. Demek ki Allah, onlara zulmetmis degildi, lâkin onlar kendi kendilerine zulmediyorlardi.
71- Erkek ve kadin bütün müminler birbirlerinin dostlari ve velileridirler. Iyiligi emrederler, kötülükten vazgeçirirler, namazi kilarlar, zekâti verirler, Allah'a ve Resulüne itaat ederler. Iste bunlari Allah rahmetiyle yarligayacaktir. Çünkü Allah azîzdir, hakîmdir.
72- Allah mümin erkeklere ve mümin kadinlara, altlarindan irmaklar akan cennetler vaad buyurdu. Orada ebedi kalacaklardir. Hem de Adn cennetlerinde hos meskenler vaad etmistir. Allah'in rizasi ise hepsinden büyüktür. Iste asil büyük kurtulus da budur.
73- Ey Peygamber, kâfirlerle ve münafiklarla savas. Onlara karsi kati ol. Onlarin varacaklari yer cehennemdir ve orasi ne kötü bir yerdir.
74- Onlar, kötü bir sey söylemedik, diyerek Allah'a yemin ederler. Onlar o küfür kelimesini kesinlikle söylediler. Islâm'a girdikten sonra yine kâfirlik ettiler. Ve o basaramadiklari cinayeti tasarladilar. Halbuki intikam almalari için Allah'in, Resulü ile onlari lütfundan zenginlestirmis olmasindan baska bir sebep yoktu. Eger tevbe ederlerse haklarinda hayirli olur. Yok yanasmazlarsa Allah onlari dünyada da, ahirette de acikli bir azaba ugratir. Yeryüzünde onlari koruyacak veya onlara yardim edecek bir kimse de bulunmaz.
75. Yine onlardan kimi de Allah'a söyle ahdetmislerdi: "Eger bize lütuf ve kereminden ihsan ederse biz de elbette zekâti veririz ve kesinlikle salihlerden oluruz." diye söz vermislerdi.
76. Ne zaman ki, Allah lutfedip onlara ihsanda bulundu, onlar da cimrilik edip yüz çevirdiler ve zaten yan çizip duruyorlardi.
77. Allah'a verdikleri sözü tutmadiklari ve yalan söyledikleri için, O da bu yaptiklarinin sonucunu kiyamet gününe kadar yüreklerinde sürüp gidecek bir münafikliga çevirdi.
78. Allah'in, onlarin sirlarini da, fisiltilarini da bilip durdugunu ve Allah'in bütün bilinmeyenleri bildigini hâlâ ögrenemediler mi?
79. Müminlerden zekâttan fazla olarak kendi gönülleriyle bagista bulunanlara, bir de güçlerinin yettiginden fazlasini bulamayanlara bakip da onlarla alay edenleri Allah, maskaraya çevirmistir. Onlara pek acikli bir azap vardir.
80. Onlar için Allah'dan ister magfiret dile, ister dileme. Onlar için yetmis kere magfiret dilesen de yine Allah onlari affetmeyecektir. Bu, onlarin Allah'i ve Resulünü inkâr etmelerinden dolayi böyledir. Allah, böylesine bastan çikmis fasiklar güruhuna hidayet etmez.
81- Savastan geri kalan münafiklar, Resulullah'in hilafina, onun savasa gitmesine karsilik, oturup kalmalariyla ferahladilar ve mallariyla, canlariyla Allah yolunda cihad etmekten hoslanmadilar, üstelik "Bu sicakta savasa gitmeyin." dediler. De ki: "Cehennem atesi daha sicaktir." Keske anlayabilselerdi.
82- Kazandiklari günahin cezasi olarak, artik az gülsünler, çok aglasinlar.
83- Eger Allah, seni onlardan bir kisminin yanina döndürür de onlar baska bir cihada seninle birlikte çikmak için senden izin isterlerse, de ki; "Artik siz hiçbir zaman benimle çikamayacaksiniz. Daha önce oturup kalmaktan hoslaniyordunuz. Bundan böyle artik geride kalanlarla beraber oturup kalin."
84- Ve onlardan biri ölürse asla namazini kilma ve kabirinin basina gidip durma. Çünkü onlar Allah'i ve Resulünü tanimadilar. Ve fasik olarak can verdiler.
85- Onlarin ne mallari, ne de evlatlari seni imrendirmesin. Allah, onlari dünyada bunlarla cezalandirmayi ve canlarinin kâfir olarak çikmasini murad ediyor, baska degil.
86- "Allah'a iman edin ve Resulü ile birlikte cihada gidin." diye bir sûre indirildigi zaman, içlerinden mal mülk sahibi olanlar senden izin istediler ve "Birak bizi oturanlarla beraber oturalim." dediler.
87- Onlar, oturanlarla beraber oturmaktan hoslandilar. Kalblerine mühür vuruldu. Bundan dolayi onlar anlayissizdirlar.
88- Fakat Peygamber ve onunla beraber olan müminler mallariyla, canlariyla cihad ettiler. Iste bütün hayirlar onlarindir. Murada erenler de iste onlardir.
89- Allah onlara, altindan irmaklar akan cennetler hazirladi. Içlerinde ebedi kalacaklar. Iste o büyük kurtulus budur.
90- Bedevilerden özür bahane edenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allah'a ve Resulüne yalan söyleyenler de oturdular kaldilar. Bunlardan kâfir olanlara acikli bir azap isabet edecektir.
91- Allah ve Resulü adina nasihat ettikleri takdirde ne zayiflara, ne hastalara, ne de verecek birsey bulamayan yoksullara savastan kalmaktan dolayi bir günah yoktur. Iyilik edenleri ayiplamaya bir yol yoktur. Allah gafurdur, rahîmdir.
92- Kendilerini bindirip savasa gönderesin diye gönüllü olarak sana geldiklerinde, "Sizi bindirecek birsey bulamiyorum." dedigin zaman, bu ugurda harcayacaklari birsey bulamadiklarindan dolayi üzülüp gözlerinden yas döke döke geri dönüp gidenlere de bir günah yoktur.
93- Kinamaya yol, ancak zengin olduklari halde geri kalmak için senden izin isteyenleredir. Bunlar geri kalanlarla beraber olmayi tercih ettiler. Allah da kalblerini mühürledi. Onlar, artik baslarina gelecegi bilmezler.
94- Savastan dönüp yanlarina geldiginizde size özür beyan edecekler. De ki: "Özür beyan etmeyin. Size kesinlikle inanmayiz. Allah bize, sizin durumunuzdan haberler verdi". Bundan sonra da Allah ve Resulü yaptiklarinizi görecektir. Daha sonra da gizliyi ve âsikâri bilen Allah'a döndürüleceksiniz. O vakit O, size neler yapmis oldugunuzu tek tek haber verecektir.
95- Dönüp de yanlarina geldiginizde kendilerinden yüz çeviresiniz (hesaba çekmekten vazgeçesiniz) diye Allah'a yemin edecekler. Siz de onlardan yüz çevirin. Çünkü onlar gerçekten murdar kimselerdir. Yaptiklarinin cezasi olarak nihayet varacaklari yer cehennemdir.
96- Kendilerinden razi olasiniz diye size yemin ederler. Eger siz onlardan razi olursaniz, sunu bilin ki Allah, o fasiklar güruhundan kesinlikle razi olmaz.
97- Bedeviler inkâr ve münafiklik bakimindan daha beterdirler. Bununla beraber Allah'in, Resulüne indirdigi (hükümlerin) sinirlarini bilmemeye daha yatkindirlar. Allah alîmdir, hakîmdir,
98- Bedevilerden kimi de var ki, verdigini angarya sayar ve sizin üzerinize belalar gelmesini bekler. O çirkin belalar kendi baslarina olsun! Allah herseyi isitendir, bilendir.
99- Yine bedevilerden kimi de vardir ki, Allah'a ve ahiret gününe inanir ve harcadigini Allah katinda yakinliklara ve Peygamber'in dualarini almaya vesile sayar. Gerçekten de bu, onlar için bir yakinliktir. Allah onlari rahmeti içine koyacaktir. Süphesiz ki, Allah bagislayicidir ve rahmet edicidir.
100- Muhacir ve Ensar'dan Islâm'a ilk önce girenlerin basta gelenleri ve iyi amellerle onlarin ardinca gidenler var ya, iste Allah onlardan razi oldu, onlar da Allah'dan razi oldular ve onlara, altlarinda irmaklar akan cennetler hazirladi ki, içlerinde ebedi kalacaklar. Iste büyük ve muhtesem kurtulus budur. | |
| | | NiLuFeR
Mesaj Sayısı : 191 Puan : 231 Kayıt tarihi : 02/05/09
| Konu: Geri: Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali (Alfabe Sırasına Göre) C.tesi Mayıs 02, 2009 7:52 pm | |
| 101- Hem çevrenizdeki bedevilerden münafiklar var, hem de Medine halkindan münafiklikta israr edenler var. Sen onlari bilmezsin. Onlari biz biliriz. Biz onlari iki kere azaba ugratacagiz. Daha sonra da büyük bir azaba itilecekler.
102- Onlardan bir kismi günahlarini itiraf ettiler. Ve iyi bir amelle kötü bir ameli karistirdilar. Ola ki, Allah tevbelerini kabul eder. Çünkü Allah gafurdur, rahîmdir.
103- Onlarin mallarindan sadaka al ki, onunla kendilerini temizlersin, tertemiz edersin. Bir de haklarinda hayir dua et. Çünkü senin duan kalblerini yatistirir. Allah isitendir, bilendir.
104- Onlar bilmiyorlar mi ki, Allah kullarinin tevbesini kabul eder ve sadakalari da alir. Allah tevbeleri kabul edendir, çok merhametlidir.
105- Ve de ki; "Çalisin! Yaptiklarinizi hem Allah görecek, hem Resulü, hem de müminler görecektir. Sonra da gizliyi ve açigi bilen Allah'in huzuruna iletileceksiniz. Iste o zaman, neler yaptiginizi size O bildirecektir.
106- Savasa katilmayanlardan diger bir kisminin affi da Allah'in emrini beklemek için geri birakilmistir. Ya kendilerini cezalandirir ya da tevbelerini kabul eder. Allah alîmdir, hakîmdir.
107- Bir de müslümanlara zarar vermek, kâfirlik etmek ve müslümanlarin arasina ayrilik sokmak ve daha önce Allah ve Resulü'ne karsi savas açmis olani beklemek için mescid yapanlar var. "Iyilikten baska bir maksadimiz yoktu." diye yemin de edecekler. Fakat bunlarin kesinlikle yalanci olduklarina Allah sahittir.
108- O mescit içinde sen kesinlikle namaza durma. Ta ilk gününde temeli takva üzerine kurulan mescit elbette içinde namaz kilmana daha layiktir. Onun içinde günahlarindan arinmayi seven kisiler vardir. Allah da arinmis, ak pak olmus olanlari sever.
109- O halde binasini Allah korkusu ve Allah rizasi üzerine kurmus olan mi hayirlidir, yoksa binasini yikilmak üzere olan bir uçurumun kenarina kurup da onunla birlikte cehenneme yuvarlanan mi daha hayirli? Allah, zalimler güruhunu hidayete erdirmez.
110- Onlarin kurmus olduklari bu türlü binalar, kalpleri parça parça olmadikça, kalblerinde bir nifak dügümü olup kalacaktir. Allah, alîmdir, hakîmdir.
111- Allah, müminlerden, canlarini ve mallarini, kendilerine cennet vermek üzere satin almistir: Allah yolunda çarpisacaklar da öldürecekler ve öldürülecekler. Bu, Tevrat'ta da, Incil'de de Kur'ân'da da Allah'in kendi üzerine yüklendigi bir ahittir. Allah'dan ziyade ahdine riayet edecek kim vardir? O halde yaptiginiz alis-veris ahdinden dolayi size müjdeler olsun! Ve iste o büyük kurtulus budur.
112- (Bunlar), O tevbekâr olanlar, o ibadet edenler, o hamd edenler, o oruçlular, o rükua varanlar, o secdeye kapananlar, iyiligi emredip, kötülükten vazgeçirenler, Allah'in hududunu koruyanlar (emirleriyle yasaklarinin ölçülerine riayet edenler)dir. Müjde ver o müminlere, müjde!
113- Ne peygambere, ne iman edenlere akraba bile olsalar cehennemlik olduklari iyice belli olduktan sonra müsriklere istigfar etmek yoktur.
114- Ibrahim'in babasi için istigfar etmesi de sirf ona vermis oldugu bir sözden dolayi idi. Böyle iken onun bir Allah düsmani oldugu kendisine açiklaninca o isten vazgeçti. Süphesiz ki Ibrahim, çok bagri yanik, çok halim birisi idi.
115- Allah, bir kavmi hidayete erdirdikten sonra, nelerden sakinacaklarini kendilerine iyice açiklamadikça dalalete düsürmez. Gerçek su ki, Allah her seyi bilir.
116- Hiç süphesiz, göklerin ve yerin mülkü Allah'indir. O, diriltir de, öldürür de. Size O'ndan baska ne bir dost vardir, ne de bir yardimci.
117- Andolsun ki, Allah, yine peygambere ve en zor gününde ona uyan Muhacirler'le Ensar'a, içlerinden bir kisminin kalbleri az kalsin kayacak gibi olmusken, tevbe nasip etti de lutfedip tevbelerini kabul buyurdu. Çünkü O, gerçekten çok sefkatli, çok bagislayicidir.
118- Allah, haklarinda hüküm beklenen o üç kisiyi de bagisladi. Çünkü o derece bunalmislardi ki, yeryüzü bütün genisligine ragmen onlara dar gelmeye baslamisti, vicdanlari da kendilerini sikintiya sokmustu. Allah'dan kurtulusun, ancak Allah'a siginmakta oldugunu anlamislardi. Sonra da Allah, onlari tevbekâr olmaya muvaffak kildi da tevbelerini kabul buyurdu. Süphesiz ki Allah, tevbeleri çok çok kabul edendir, çok merhametli olandir.
119- Ey iman edenler! Allah'dan korkun ve dogrularla beraber olun.
120- Medine halkina ve civardaki bedevilere, Resulullah'in emrine aykiri hareket etmek uygun olmadigi gibi, onun katlandigi zahmetlere öbürlerinin katlanmaya yanasmamalari da yakisik almaz. Çünkü onlarin Allah yolunda çektikleri hiçbir susuzluk, hiçbir yorgunluk ve hiçbir açlik, ayrica kâfirleri öfkelendirecek ayak bastiklari hiçbir yer veya düsmana karsi elde ettikleri hiçbir basari yoktur ki, karsiliginda kendilerine salih bir amel yazilmis olmasin. Çünkü Allah, güzel is yapanlarin mükafatini zayi etmez.
121- Onlarin, Allah yolunda yaptiklari küçük veya büyük her harcama veya geçtikleri her vadi karsiliginda, yaptiklari isin daha güzeliyle Allah'in kendilerini mükâfatlandirmasi için sevap yazilmamasi mümkün degildir.
122- Bununla beraber müminlerin hepsinin birden topyekün savasa katilmalari uygun degildir. Her kabileden bir kisim insanlar da din ilimlerinde derinlesmeli ve kabileleri savastan dönüp gelince onlari uyarmalidir ki, böylece Allah'in azabindan sakinirlar.
123- Ey iman edenler, önce yakin çevrenizdeki kâfirlerle savasin ki, sizde bir güç ve kuvvet oldugunu görsünler. Ve iyi bilin ki, Allah müttakilerle beraberdir.
124- Bir sûre indirildigi zaman, içlerinden biri çikar, "Bu sûre hanginizin imanini arttirdi?" der. Fakat müminlere gelince, aslinda her inen sûre onlarin imanini arttirmistir ve onlar sürekli olarak müjdelenip duruyorlar.
125- Kalblerinde bir hastalik olanlara gelince, onlarin da murdarliklarina (küfürlerine) murdarlik (küfür) katmistir ve kâfir olarak ölüp gitmislerdir.
126- Onlar (münafiklar) her yil bir veya iki kere kendilerinin çesitli belalara ugratildiklarini görmüyorlar mi? Böyle iken yine de tevbe etmiyor ve ibret almiyorlar.
127- Aleyhlerinde bir sûre indirilince, "Sizi birisi görüyor mu?" diye birbirlerine göz ederler, sonra da sivisir giderler. Allah onlarin kalblerini (imandan) çevirmistir. Bu yüzden onlar anlayissiz bir kavimdirler.
128- Andolsun size içinizden öyle bir peygamber geldi ki, gayet izzetli ve sereflidir. Sikintiya düsmeniz ona çok agir gelir üstünüze titrer, müminlere gayet merhametli ve sefkatlidir.
129- Eger aldirmazlarsa onlara de ki: Bana Allah yeter. O'ndan baska ilâh yoktur. Ben O'na dayanmaktayim ve O, o büyük Ars'in Rabbidir. | |
| | | NiLuFeR
Mesaj Sayısı : 191 Puan : 231 Kayıt tarihi : 02/05/09
| Konu: Geri: Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali (Alfabe Sırasına Göre) C.tesi Mayıs 02, 2009 7:53 pm | |
| TİN
Bismillahirrahmanirrahim
1- Tîn'e ve Zeytun'a,
2- Sina dagina
3- Ve bu güvenli beldeye andolsun ki,
4- Biz insani en güzel biçimde yarattik.
5- Sonra da çevirdik asagilarin asagisina attik.
6- Ancak iman edip iyi isler yapanlar baska; onlar için kesintisiz bir ecir vardir.
7- O halde sana dini ne yalanlatir?
8-Allah, hakimlerin hakimi degil mi? | |
| | | NiLuFeR
Mesaj Sayısı : 191 Puan : 231 Kayıt tarihi : 02/05/09
| Konu: Geri: Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali (Alfabe Sırasına Göre) C.tesi Mayıs 02, 2009 7:53 pm | |
| TUR
Bismillahirrahmanirrahim
1- Andolsun Tûr'a,
2,3- Yayilmis ince deri üzerine, satir satir yazilmis kitaba,
4- Ma'mur eve,
5- Yükseltilmis tavana,
6- Kaynatilmis denize, (andolsun ki)
7- Rabbinin azabi mutlaka vuku bulacaktir.
8- Ona engel olacak (hiçbir sey de) yoktur.
9- O gün gök, bir çalkanis çalkalanir
10- Daglar da bir yürüyüs yürür.
11- Vay haline o gün yalanlayanlarin!
12- Ki onlar, daldiklari bir batak (bâtil)da oynayip duruyorlar.
13- O gün onlar cehennem atesine itilip kakilacaklar.
14- (Onlara): "Iste yalanlayip durdugunuz ates budur" (denilecek).
15- "Bu da mi bir sihir? Yoksa siz görmüyor musunuz?
16- Girin oraya, ister sabredin ister etmeyin artik sizin için birdir. Siz hep yaptiklariniza göre cezalandirilacaksiniz" (denilecek).
17- Süphesiz (günahlardan) korunanlar da cennetlerde, nimetler içindedirler.
18-Rablerinin kendilerine verdigi ile zevk ü sefâ sürerler. Rableri onlari, cehennem azabindan korumustur.
19- (Onlara): "Yaptiklariniza karsilik afiyetle yeyin, için" (denilir.)
20- Sira sira dizilmis koltuklara yaslanirlar. Ayrica biz onlari ceylan gözlü hûrilerle evlendirdik.
21- Iman edip zürriyetleri de iman ile kendilerine tâbi olanlar (yok mu?); iste biz, onlarin nesillerini de kendilerine kattik. Kendilerinin amellerinden birsey de eksiltmedik. Herkes kendi kazandigina baglidir.
22- Onlara canlarinin istedigi meyvalar ve etlerden bol bol verdik.
23- Orada bir kadeh kapisirlar ki, onda ne bir saçmalama vardir, ne de günaha sokma.
24- Kendilerine ait bir takim hizmetçiler de onlarin etrafinda dönerler. Bu gençler sanki sedefleri içine gizlenmis inci gibidirler.
25- Birbirlerine yönelip soruyorlar.
26- Ve diyorlar ki: "Gerçekte biz daha önce (dünya hayatinda) âilemiz içinde (âkibetimizden) korkardik".
27- "Allah bize lutfetti de bizi (vücûdun) içine isleyen (kavurucu) azabdan korudu."
28- "Gerçekten biz bundan önce O'na yalvariyorduk. Çünkü iyilik eden, esirgeyen ancak O'dur."
29-(Ey Muhammed!) sen hatirlat, ögüt ver. Rabbinin nimeti sayesinde sen ne kâhinsin, ne de mecnûn.
30- Yoksa onlar (senin için): "Bir sâirdir, zamanin felaketlerine çarpilmasini gözetliyoruz." mu diyorlar?
31- De ki: Bekleyin, çünkü ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim.
32- Onlarin akillari mi bunu emreder yoksa onlar azgin bir topluluk mudur?
33- Yoksa "Onu uydurdu" mu diyorlar? Hayir onlar inanmiyorlar.
34- Eger dogru iseler onun benzeri bir söz meydana getirsinler.
35- Yoksa onlar, hiçbir sey olmadan (yani yaraticisiz) mi yaratildilar? Yoksa kendileri yaratici midirlar?
36. Yoksa gökleri ve yeri onlar mi yarattilar? Hayir, onlar düsünüp hakikati anlamazlar.
37- Yoksa Rabbinin hazineleri onlarin yaninda midir? Yahut hâkim (her seyin yöneticisi) kendileri midir?
38. Yoksa kendilerine mahsus (üzerine çikip sirlari) dinleyecekleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse dinleyenleri, açik bir delil getirsin.
39. Demek kizlar O'na, ogullar size öyle mi?
40. Yoksa sen kendilerinden bir ücret istiyorsun da, bu yüzden onlar agir bir borç altinda mi kaliyorlar?
41. Yoksa gayb kendilerinin yaninda da onlar mi yaziyorlar?
42. Yoksa bir tuzak mi kurmak istiyorlar? Fakat o küfredenlerin kendileri tuzaga düseceklerdir.
43. Yoksa onlarin Allah'tan baska bir ilâhi mi var? Allah, onlarin ortak kostuklari seylerden uzaktir.
44. Gökten bir parçanin düstügünü görseler, "Üst üste yigilmis bulutlardir." derler.
45. Artik çarpilacaklari günlerine kavusuncaya kadar onlari (kendi hallerine) birak.
46. O gün hiçbir tedbirlerinin kendilerine zerre kadar faydasi olmayacak ve hiçbir sekilde yardim da görmeyeceklerdir.
47. Süphesiz o zulmedenlere ondan baska da azab vardir. Fakat çoklari bilmezler.
48. Rabbinin hükmüne sabret. Çünkü sen gözlerimizin önündesin. Kalktigin zaman Rabbini hamd ile tesbih et.
49- Gecenin bir kisminda ve yildizlarin batisinda da O'nu tesbih et. | |
| | | NiLuFeR
Mesaj Sayısı : 191 Puan : 231 Kayıt tarihi : 02/05/09
| Konu: Geri: Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali (Alfabe Sırasına Göre) C.tesi Mayıs 02, 2009 7:53 pm | |
| VAKİA
Bismillahirrahmanirrahim
1. Olacak vak'a oldugu zaman
2. Onun olusunu yalanlayacak kimse yoktur.
3. O, alçalticidir, yükselticidir.
4. Yer siddetle sarsildigi
5. Daglar serpildikçe serpildigi
6. Dagilip toz duman haline geldigi
7. Ve sizler üç sinif oldugunuz zaman
8. Sagin adamlari (var ya) ne mutludurlar onlar!
9. Solun adamlari ise ne ugursuzdurlar onlar!
10. Önde olanlar (var ya), onlar öncüdürler.
11. Iste o yaklastirilanlar,
12. Nimet cennetlerindedirler.
13. Çogu önceki ümmetlerden,
14. Birazi da sonrakilerden.
15. (Onlar) cevherlerle islenmis tahtlar üzerindedirler.
16. Karsilikli olarak onlarin üzerinde yaslanirlar.
17. Çevrelerinde, ölümsüzlüge ulasmis gençler dolasirlar.
18. Kaynagindan doldurulmus, testiler, ibrikler ve kadehlerle.
19. Ondan ne baslari agritilir, ne de akillari giderilir.
20. Begendikleri meyvalar,
21. Canlarinin çektigi kus etleri,
22. Iri gözlü hûriler,
23. Sakli inciler gibi,
24. Yaptiklarina karsilik olarak verilir.
25. Orada bos bir söz ve günaha sokan bir laf isitmezler.
26. Duyduklari söz, yalniz "selam", "selam" dir.
27. Sagin adamlari, nedir o sagin adamlari!
28. Dalbasti kirazlar,
29. Meyva dizili muzlar,
30. Uzamis gölgeler,
31. Fiskiran sular.
32. Pek çok meyva arasinda,
33. Tükenmeyen ve yasaklanmayan
34. Ve yükseltilmis dösekler üstündedirler.
35. Biz kadinlari yeniden insa ettik (yarattik).
36. Onlari bâkireler yaptik.
37. Hep yasit sevgililer,
38. Sagin adamlari içindir.
39. Bir çogu öncekilerdendir.
40. Bir çogu da sonrakilerdendir.
41. Solun adamlari, nedir o solcular!
42. Içlerine isleyen bir ates ve kaynar su içinde,
43. Kapkara dumandan bir gölge altindadirlar.
44. Ki ne serindir, ne de faydali.
45. Çünkü onlar bundan önce varlik içinde sefâhete dalmislardi.
46. Büyük günahi islemekte israr ediyorlardi.
47. Ve diyorlardi ki: "Biz ölüp, toprak ve kemik yigini olduktan sonra, biz mi bir daha diriltilecegiz?"
48. "Önceki atalarimizda mi?"
49. De ki: "Öncekiler ve sonrakiler"
50. "Belli bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardir."
51. Sonra siz, ey sapik yalanlayicilar!
52. Elbette bir agaçtan, zakkum agacindan yiyeceksiniz.
53. Karinlarinizi hep onunla dolduracaksiniz.
54. Üstüne de kaynar su içeceksiniz.
55. Susuzluk illetine tutulmus develerin içisi gibi içeceksiniz.
56. Iste ceza gününde onlara sunulacak ziyafet budur.
57. Biz sizi yarattik; tasdik etmeniz gerekmez mi?
58. Attiginiz meniyi gördünüz mü?
59. Onu siz mi yaratiyorsunuz yoksa yaratan biz miyiz?
60. Aranizda ölümü takdir eden biziz ve bizim önümüze geçilmez.
61. Böylece sizin yerinize benzerlerinizi getirelim ve sizi bilmediginiz bir yaratilista tekrar var edelim diye (böyle yapiyoruz).
62. Andolsun, ilk yaratilisi bildiniz. Düsünüp ibret almaniz gerekmez mi?
63. Ektiginizi gördünüz mü?
64. Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz?
65. Dileseydik, onu kuru bir çöp yapardik. Hayret eder dururdunuz.
66. "Dogrusu borç altina girdik."
67. "Dogrusu, biz yoksul birakildik" (derdiniz).
68. Içtiginiz suya baktiniz mi?
69. Buluttan onu siz mi indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz?
70. Dileseydik onu tuzlu yapardik. O halde sükretseniz ya!
72. Onun agacini siz mi yarattiniz, yoksa yaratan biz miyiz?
73. Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlere bir fayda yaptik.
74. Öyleyse büyük Rabbinin adini yücelt.
75. Hayir, yildizlarin yerlerine yemin ederim.
76. Bilirseniz bu büyük bir yemindir.
77. O, elbette serefli bir Kur'ân'dir.
78. Korunmus bir kitaptadir.
79. Ona temizlenenlerden baskasi el süremez.
80. (O), âlemlerin Rabbinden indirilmistir.
81. Simdi siz bu sözü mü küçümsüyorsunuz?
82. Rizkinizi, yalanlamanizdan ibaret mi kiliyorsunuz?
83. Can bogaza dayandigi zaman
84. Ki o zaman siz (ölmek üzere olana) bakar durursunuz.
85. Biz ona sizden daha yakiniz, fakat siz görmezsiniz.
86. Eger cezalandirilmayacak iseniz,
87. Onu geri çevirsenize; sayet iddianizda dogru iseniz.
88. Fakat ölen kisiye gelince, eger o rahmete yaklastirilanlardan ise,
89. Ona rahatlik, güzel rizik ve Naîm cenneti vardir.
90. Eger O, sagin adamlarindan ise,
91. "(Ey sagci), sana sagcilardan selam!"
92. Ama yalanlayici sapiklardan ise;
93. Iste ona da kaynar sudan bir ziyafet vardir.
94. Ve cehenneme atilma vardir.
95. Kesin gerçek budur iste.
96-Öyle ise Rabbini o büyük ismiyle tesbih et. | |
| | | NiLuFeR
Mesaj Sayısı : 191 Puan : 231 Kayıt tarihi : 02/05/09
| Konu: Geri: Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali (Alfabe Sırasına Göre) C.tesi Mayıs 02, 2009 7:54 pm | |
| YASİN
Bismillahirrahmanirrahim
1- Yâsîn.
2- 3- Ey Muhammed! Hikmetli Kur'ân'a andolsun ki, sen risâlet görevi
4- Dosdogru bir yol üzerindesin.
5- 6- Babalari korkutulmamis ve kendileri de gafil olan bir kavmi, çok güçlü ve çok merhametli olan Allah'in indirdigi (Kur'ân) ile korkutasin.
7- Andolsun ki onlarin çogunun üzerine azab sözü hak olmustur. Onlar imana gelmezler.
8- Çünkü biz onlarin boyunlarina kelepçeler geçirmisiz. O kelepçeler çenelerine dayanmistir da burunlari yukari, gözleri asagi somurtmaktadirlar.
9- Hem önlerinden bir sed, arkalarindan bir sed çekmisiz, kendilerini sarmisizdir. Baksalar da görmezler.
10- Onlari korkutsan da korkutmasan da onlara göre birdir, inanmazlar.
11- Sen ancak Kur'ân'a tabi olan ve görünmedigi halde Rahman olan Allah'tan korkan kimseyi sakindirirsin. Iste onu bir bagislanma ve çok serefli bir mükafatla müjdele.
12- Gerçekten biz ölüleri diriltiriz, onlarin önceden yapip gönderdiklerini ve biraktiklari eserlerini yazariz. Zaten biz her seyi açik bir kütükte, bir "imam-i mübin"de (ana kitapta, yani Levh-i mahfuzda) sayip tesbit etmisizdir.
13- Sen onlara, o sehir halkini örnek ver. Hani oraya peygamberler gelmisti.
14- Hani biz onlara iki peygamber göndermistik, fakat onlar ikisini de yalanlamislardi. Biz de (onlari) üçüncü bir peygamberle destekledik. Onlara: "Süphesiz ki biz size gönderilmis elçileriz." dediler.
15- Onlar da: "Siz bizim gibi insandan baska birsey degilsiniz, hem Rahman olan Allah, hiçbir sey indirmedi. Siz sadece yalan söylüyorsunuz." dediler.
16- Peygamberler dediler ki: "Rabbimiz biliyor ki biz gerçekten size gönderilmis elçileriz."
17- "Bize düsen de sadece apaçik tebligdir."
18- Onlar dediler ki: "Herhalde biz sizin yüzünüzden ugursuzluga ugradik. Eger bu isten vazgeçmezseniz, andolsun ki, sizi hiç tinmadan taslariz ve mutlaka bizden size pek acikli bir azab dokunur."
19- Peygamberler de söyle cevap verdiler: "Sizin ugursuzlugunuz beraberinizdedir. Size ögüt verildi diye mi (ugursuzluga ugradiniz)? Dogrusu siz israfi âdet etmis bir kavimsiniz."
20- O sirada sehrin ta ucundan bir adam kosarak geldi ve: "Ey kavmim! Uyun o elçilere!"
21- "Uyun sizden hiçbir ücret istemeyen o zatlara ki, onlar hidayete ermislerdir."
22- "Bana ne oluyor da kulluk etmeyecekmisim beni yaratana? Hep
döndürülüp O'na götürüleceksiniz."
23- "Hiç ben O'ndan baska ilâhlar edinir miyim? Eger O Rahman, bana bir zarar dileyecek olsa, onlarin sefaati benden yana hiçbir seye yaramaz ve onlar beni kurtaramazlar."
24- "Süphesiz ki ben, o zaman apaçik bir sapiklik içinde olurum."
25- "Süphesiz ki ben, Rabbinize iman getirdim, gelin dinleyin beni."
26- (Sonra ona) "haydi gir cennete!" denildi. O da dedi ki: "Ne olurdu kavmim bilseydi!"
27- "Rabbimin beni bagisladigini ve beni kendilerine ikram edilen kullarindan kildigini."
28- Biz arkasindan kavminin üzerine bir ordu indirmedik, indirecek de degildik.
29- Sadece bir gürültü oldu, onlar da hemen sönüverdiler.
30- Yaziklar olsun o kullara ki, kendilerine glen her bir peygamberle mutlaka alay ediyorlardi.
31- Görmediler mi ki, kendilerinden önce nice kusaklari helak etmisiz. Onlar artik kendilerine dönüp gelmiyorlar.
32- Onlarin hepsi toplanip, sadece bizim huzurumuza getirilmislerdir.
33- Hem bir delildir onlara ölü toprak. Biz ona hayat verdik ve ondan taneler çikardik da ondan yiyip duruyorlar.
34- Biz orada hurmaliklardan, üzüm baglarindan bahçeler yaptik. Içlerinde pinarlardan sular fiskirttik.
35- (Bunu), Onun ürününden ve kendi elleriyle yaptiklarindan yesinler diye (yaptik). Hâlâ sükretmeyecekler mi?
36- Yerin bitkilerinden, kendi nefislerinden ve daha bilemeyecekleri seylerden bütün çiftleri yaratan Allah'in sani ne yücedir.
37- Gece de onlara bir delildir. Biz ondan gündüzü soyar çikaririz, bir de bakarlar ki karanliga dalmislar.
38- Günes de bir delildir ki kendi yolunda akip gidiyor. Iste bu çok güçlü ve her seyi bilen Allah'in takdiridir.
39- Ay'a gelince, ona menziller tayin ettik. Nihayet o eski hurma salkiminin çöpü gibi (yay haline) dönmüstür.
40- Ne günesin aya çatmasi yarasir, ne de gece gündüzü geçebilir; onlarin her biri kendi yörüngesinde yüzerler.
41- Onlar için bir delil de bizim, onlarin neslini dolu bir gemide tasimamizdir.
42- Yine kendileri için onun gibi binecek seyler yaratmamizdir.
43- Eger dilesek onlari bogariz da o zaman ne onlarin feryadina yetisen bulunur, ne de onlar kurtarilir.
44- Ancak tarafimizdan bir rahmet ve bir zamana kadar yasatmak baska.
45- Durum böyle iken onlara: "Önünüzdekinden ve arkanizdakinden korkun ki size rahmet edilsin" denildigi zaman,
46- Ve kendilerine Rablerinin âyetlerinden herhangi bir âyet geldigi zaman mutlaka ondan yüz çevirirler.
47- Onlara: "Allah'in size rizik olarak verdigi seylerden hayra harcayin" dendigi zaman, o kâfirler, müminler için: "Allah'in dileyince doyurabilecegi kimseyi biz mi doyuracagiz? Siz apaçik bir sapiklik içinde degil de nesiniz?" dediler.
48- Yine onlar: "Eger dogru söylüyorsaniz bu (kiyamet) vaadi ne zaman?" diyorlar.
49- Onlar sadece bir tek çigliga bakiyorlar, bir çiglik ki, onlar çekisip dururken kendilerini yakalayiverir.
50- O zaman bir vasiyette bile bulunamazlar. Ailelerine de dönemezler.
51- Sûr'a üfürülmüstür, bir de ne baksinlar kabirlerinden Rablerine dogru akin ediyorlar.
52- Onlar: "Eyvah basimiza gelenlere! Mezarimizdan bizi kim kaldirdi? O Rahmân'in vaad buyurdugu iste bu imis. Gönderilen peygamberler de dogru söylemisler" derler.
53- Baska degil, sadece bir tek çiglik olmus, derhal hepsi toplanmis huzurumuza getirilmislerdir.
54- Artik bugün hiç kimseye zerre kadar zulmedilmez.
Ancak yaptiklarinizin cezasini çekeceksiniz.
55- Gerçekten cennetlik olanlar bugün bir mesguliyet içinde zevk etmektedirler.
56- Kendileri ve esleri gölgelerde koltuklar üzerine kurulmuslardir.
57- Onlara orada bir meyve vardir. Isteyecekleri her sey onlarindir.
58- (Onlara) Rahîm olan Rab'den "selâm" sözü vardir.
59- Ey günahkârlar! Bugün siz bir tarafa ayrilin.
60, 61- "Ey Âdemogullari! Seytana tapmayin, o size apaçik bir düsmandir ve bana kulluk edin, dogru yol budur, diye size and vermedim mi?" (buyurulacak)
62- Böyle iken o sizden birçok nesilleri yoldan çikardi. Ya o zaman düsünmüyor muydunuz?
63- Iste bu size vaad edilen cehennemdir.
64- Bugün yaslanin ona bakalim inkâr ettiginiz için.
65- Bugün biz onlarin agizlarini mühürleriz de neler kazandiklarini bize elleri söyler, ayaklari da sahitlik eder.
66- Hem dileseydik gözlerini üzerinden silme kör ediverirdik de yola dökülürlerdi. Fakat nereden görecekler?
67- Yine dileseydik olduklari yerde kiliklarini degistirirdik de ne ileri gidebilirlerdi, ne de geri dönebilirlerdi.
68- Bununla beraber kimin ömrünü uzatiyorsak, yaratilista onu (güç
ve kuvvetini alarak) tersine çeviriyoruz. Hâlâ akillanmayacaklar mi?
69- Biz ona siir ögretmedik. Bu ona yarasmaz da... O sadece bir ögüt ve apaçik bir Kur'ân'dir.
70- (Bu), diri olanlari uyarmak ve kâfirlere de azab sözünün hak olmasi içindir.
71- Sunu da görmediler mi: Biz onlar için kudretimizin meydana getirdiklerinden birtakim hayvanlar yaratmisiz da onlara sahip bulunuyorlar.
72- Onlari, kendilerinin hizmetine vermisiz de, hem onlardan binekleri var, hem de onlardan yiyorlar.
73- Onlarda daha birçok menfaatleri ve türlü içecekleri de var. Hâlâ sükretmeyecekler mi?
74- Onlar, Allah'tan baska birtakim ilâhlar edindiler. Güya yardim olunacaklar.
75- Onlarin, onlara yardima güçleri yetmez. Kendileri ise onlar için bazi askerlerdir.
76- O halde onlarin sözleri seni üzmesin. Biz onlarin içlerini de biliriz, dislarini da.
77- Insan, kendisini bir damla sudan yarattigimizi görmedi mi de, simdi apaçik bir hasim kesildi?
78- Yaratilisini unutarak bize bir de mesel firlatti: "Kim diriltecekmis o çürümüs kemikleri?" dedi.
79- De ki: "Onlari ilk defa yaratan diriltecek ve o her yaratmayi bilir."
80- Size o yesil agaçtan bir ates yapan O'dur. Simdi siz ondan tutusturmaktasiniz.
81- Gökleri ve yeri yaratan, onlar gibisini yaratmaya kâdir degil midir? Elbette kâdirdir. Çünkü o her seyi yaratandir, her seyi bilendir.
82- O'nun emri, bir seyi dileyince ona sadece "Ol!" demektir. O da hemen oluverir.
83- O halde her seyin mülkü ve tasarrufu (hükümranligi) elinde bulunan Allah'in sani ne yücedir. Siz de yalniz O'na döndürüleceksiniz. __________________ | |
| | | NiLuFeR
Mesaj Sayısı : 191 Puan : 231 Kayıt tarihi : 02/05/09
| Konu: Geri: Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali (Alfabe Sırasına Göre) C.tesi Mayıs 02, 2009 7:55 pm | |
| YUNUS
Bismillahirrahmanirrahim
1- Elif, Lâm, Râ. Iste bunlar o hikmetli kitabin âyetleridir.
2- Insanlari (egri yolun sonundan) korkut, inananlara Rableri nezdindeki yüksek makamlari müjdele, diye içlerinden bir adama vahyimizi göndermemiz onlara tuhaf mi geldi? Kâfirler: "Hiç süphesiz bu besbelli bir sihirbaz." dediler.
3- Rabbiniz o Allah'dir ki, gökleri ve yeri alti günde yaratti, sonra ars üzerine istiva etti (onu hükmü altina aldi), isi tedbir eyliyor. O'nun izni olmaksizin hiç kimse sefaatçi olamaz. Iste Rabbiniz olan Allah budur. O'na ibadet ediniz! Hâlâ düsünüp ibret almayacak misiniz?
4- Dönüsünüz hep O'nadir. Allah'in vaadi haktir. Herseyi ilk bastan yaratan O'dur. Sonra iman edip salih amel isleyenleri hak ettikleri ölçüde mükâfatlandirmak için geri döndürecek olan yine O'dur. Kâfirlere de inkâr ettikleri için kaynar sudan bir içki ve acikli bir azap vardir.
5- O Allah'dir ki, senelerin sayisini ve hesabini bilesiniz diye günesi bir isik, ayi da bir nur yapti. Ve aya menziller tayin etti. Allah bunu hak olarak yaratti. O, bilecek olan bir kavim için âyetlerini ayrintili olarak açiklar.
6- Elbette gece ile gündüzün birbiri ardinca degisip durmasinda ve Allah'in göklerde ve yerde yarattiklarinda sakinan bir kavim için bir çok delil vardir.
7- Bize kavusmayi ummayanlar, dünya hayatina razi olup onunla tatmin bulanlar ve bizim âyetlerimizden gafil olanlar da vardir muhakkak.
8- Iste bunlarin kendi elleriyle ettikleri yüzünden varacaklari yer cehennemdir.
9. Hiç süphesiz iman edip salih ameller isleyenleri, imanlarindan dolayi Rableri hidayete erdirir. Naîm cennetlerinde altlarindan irmaklar akar durur.
10. Onlarin oradaki dualari: "Allahim, sen yücelerden yücesin"; saglik dilekleri "selâm", dualarinin sonu da "Âlemlerin Rabbi Allah'a hamdolsun." diye sükretmek olacaktir.
11- Eger Allah, insanlara, hayri çarçabuk istedikleri gibi, serri de alel-acele verseydi, onlarin hemen ecellerini getiriverirdi. Fakat bize kavusmayi ummayanlari kendi hallerine birakiriz da azginliklari içinde bocalayip giderler.
12- Insana bir sikinti dokundugu zaman, gerek yan yatarken, gerek otururken, gerek dikilirken bize dua eder. Kendisinden sikintisini gideriverdik
mi sanki kendisine dokunan o sikinti için bize hiç yalvarmamis gibi aldirmadan geçer gider. Iste o asiri gidenlere yaptiklari seyler böyle güzel gelir.
13- Andolsun ki, sizden önceki devirlerin bir çok kavmini, peygamberleri kendilerine bir çok belge ile geldikleri halde zulmettikleri ve imana gelmedikleri için helak ettik. Iste günahkârlar toplulugunu biz böyle cezalandiririz.
14- Sonra onlarin ardindan sizi yeryüzüne halifeler yaptik ki, bakalim nasil ameller isleyeceksiniz.
15- Böyle iken, âyetlerimiz, kesin birer belge olarak kendilerine okundugu zaman, o bizimle karsilasmayi ummayanlar, "Bundan baska bir Kur'ân getir veya bunu degistir." dediler. De ki, "Onu kendiligimden degistiremem, benim açimdan bu olacak bir sey degildir. Ben ancak bana vahyolunana uyarim. Rabbime isyan edersem, süphesiz büyük bir günün azabindan korkarim."
16- De ki, "Eger Allah dileseydi ben onu size okumazdim. O da onu hiçbir sekilde size bildirmezdi. Bilirsiniz ki, ben sizin içinizde bundan önce yillarca bulundum. Siz hâlâ aklinizi basiniza toplamayacak misiniz?"
17- Artik bir yalani Allah'a iftira eden veya O'nun âyetlerini inkar edenden daha zalim kim olabilir? Hiç süphesiz o mücrimler iflah olmayacaklar.
18- Allah'i birakiyorlar da, kendilerine ne fayda, ne de zarar verebilecek olan seylere tapiyorlar ve "Bunlar bizim Allah katinda sefaatçilerimizdir." diyorlar. De ki, "Siz Allah'a göklerde ve yerde O'nun bilmedigi bir seyi mi haber veriyorsunuz?" Allah onlarin ortak kostuklari seylerin hepsinden münezzehtir.
19- Insanlar, aslinda bir tek ümmet idiler, sonra ihtilafa düsüp ayri ayri oldular. Eger Rabbinden bir karar çikmamis olsa idi, ihtilaf edip durduklari seyler hakkinda simdiye kadar aralarinda çoktan hüküm verilmis olurdu.
20- Bir de "Ona Rabbinden daha baska bir âyet indirilse ya!" diyorlar. De ki: "Gaybi bilmek ancak Allah'a mahsustur, bekleyiniz bakalim, ben de sizinle beraber bekleyecegim süphesiz."
21- Insanlara dokunan bir sikintidan sonra kendilerine bir rahmet tattirdigimiz zaman, âyetlerimiz hakkinda derhal bir takim hilekârliklara
girisirler. De ki: "Allah'in hilesi daha çabuktur. Haberiniz olsun ki elçilerimiz yaptiginiz hileleri yazip duruyorlar".
22- Sizi karada ve denizde gezdirip dolastiran O'dur. Hatta gemilerde bulundugunuz ve o gemiler, içindekilerle beraber hos bir esinti ile akip gittikleri ve tam keyiflendikleri sirada o gemilere siddetli bir firtina gelir çatar ve her taraftan onlara dalgalar gelmeye baslar. Bütünüyle kusatilip artik bittiklerini sanirlar. Iste o vakit tam ihlas ile Allah'a yalvarir ve dindar olurlar: "Eger bizi buradan kurtarirsan, andolsun ki, sükredenlerden olacagiz." derler.
23- Sonra Allah onlari oradan kurtarir, kurtulur kurtulmaz yeryüzünde çesitli taskinliklara baslarlar. Ey insanlar taskinliginiz sirf kendi zararinizadir. Su degersiz dünya hayatinin bir süre tadini çikariniz, sonra nasil olsa dönüp bize geleceksiniz. Biz de bütün yaptiklarinizi tek tek size haber verecegiz.
23- Sonra Allah onlari oradan kurtarir, kurtulur kurtulmaz yeryüzünde çesitli taskinliklara baslarlar. Ey insanlar taskinliginiz sirf kendi zararinizadir. Su degersiz dünya hayatinin bir süre tadini çikariniz, sonra nasil olsa dönüp bize geleceksiniz. Biz de bütün yaptiklarinizi tek tek size haber verecegiz.
24- Dünya hayatinin misali söyledir: Gökten indirdigimiz su ile, insanlarin ve hayvanlarin yedigi bitkiler birbirine karismistir. Nihayet yeryüzü süslerini takinip süslendigi ve sahipleri kendilerini ona gücü yeter sandiklari bir sirada, geceleyin veya gündüzün, ona emrimiz gelivermistir, ansizin ona öyle bir tirpan ativermisiz de sanki bir gün önce orada hiçbir senlik yokmus gibi oluvermistir. Düsünen bir kavim için âyetlerimizi iste böyle açiklariz.
25- Allah, selamet yurduna çagiriyor ve diledigini de dogru yola hidayet ediyor.
26- Iyi is, güzel amel yapanlara daha güzeli ve daha fazlasiyla karsilik vardir. Yüzlerine ne kara bulasir, ne de asagilanirlar. Cennet ehli iste bunlardir. Orada ebedî kalacaklardir.
27- Kötülük kazanmis olanlara gelince, kötülügün cezasi, misli kadardir. Ve onlari bir asagilik ve eziklik kaplar. Onlar için Allah'dan baska hiçbir kurtarici yoktur. Yüzleri karanlik gecelerden bir parçaya bürünmüs gibidir. Iste onlar cehennem ehlidir. Orada ebedî kalacaklardir.
28- O gün ki, hepsini mahsere toplayacagiz, sonra da o sirk kosanlara "Haydi yerlerinize! Siz de, ortak kostuklariniz da!" diyecegiz. Artik aralarini iyice açmisiz. O ortak kostuklari seyler, "Siz bize tapmiyordunuz ki." diyecekler.
29- "Simdi sizinle bizim aramizda sahit olarak Allah yeter. Sizin bize ibadet ettiginizden bizim haberimiz yoktur" (diyecekler).
30- Iste burada herkes geçmiste yaptigini bulacak. Ve gerçek mevlalari olan Allah'a döndürülecekler. Iftira edip uydurduklari seyler de kendilerinden büsbütün uzaklasip gidecek.
31- De ki, "size gökten ve yerden kim rizik veriyor? O, kulaklara ve gözlere hükmeden kim? Ölüden diriyi, diriden ölüyü çikaran kim? Isleri idare eden kim?" Hemen "Allah'dir" diyecekler. De ki, "O halde Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz?"
32- Iste o Allah sizin gerçek Rabbinizdir. Gerçegin disinda sapikliktan baska ne vardir? O halde haktan nasil çevriliyorsunuz?
33. Hak dinden çikmis fasiklara Rabbinin kelimesi söyle gerçeklesti: Onlar artik imana gelmezler.
34- De ki: "Allah'a es tuttugunuz ortaklarinizdan, önce yaratip, sonra da onu çevirip yeniden diriltecek var mi?" De ki, "Önce yaratip, sonra da onu yeniden yaratacak olan Allah'dir. O halde nasil yoldan saptiriliyor, döndürülüyorsunuz?"
35- De ki, "Ortak kostuklarinizdan dogru yolu gösterecek olan var midir?" Deki, "Allah, hak olan dogru yola hidayet eder. O halde dogru yola hidayet eden mi kendisine uyulmaya daha layiktir, yoksa kendisine yol gösterilmeyince onu bulamayan mi daha layiktir. O halde ne oluyorsunuz? Nasil hükmediyorsunuz?"
36- Onlarin birçogu zandan baska bir seye uymaz. Zan ise haktan hiç bir seyin yerini tutmaz. Süphesiz ki, Allah onlarin ne yaptiklarini bilir.
37- Bu Kur'ân, Allah'dan baskasi tarafindan uydurulamaz, lâkin kendinden önceki kitaplari tasdik eder ve o kitabi (levh-i mahfuzu) ayrintili olarak açiklar. Onda süphe edilecek hiç bir sey yoktur. Âlemlerin Rabbi tarafindan indirilmistir.
38- "Onu o (peygamber) uydurdu" mu diyorlar? De ki; "Haydi siz de onun gibi bir sûre getirin ve Allah'dan baska, çagirabileceginiz kim varsa onu da yardima çagirin. Eger sözünüzde sadik iseniz (bunu yapin).
39- Hayir. Onlar bilgileriyle kavrayamadiklari, te'vili de kendilerine hiç gelmemis olan bir seyi yalan saydilar. Bunlardan önce gelip geçenler de yine böyle inkâr etmislerdi, amma bak zalimlerin akibeti nasil oldu.
40- Onlardan ona (Kur'ân'a) inanacaklar da var, inanmayacaklar da var. Rabbin fesatçilari en iyi bilendir.
41- Eger seni inkâr etmeyi sürdürürlerse, de ki; "Benim amelim bana, sizin ameliniz de size aittir. Benim yapacagim sizi ilgilendirmez, sizin yapacaginiz da beni ilgilendirmez."
42- Içlerinden seni dinlemeye gelenler de var. Sen, sagirlara, üstelik akilsiz da olanlara dinletebilir misin?
43- Içlerinden sana bakanlar da var. Fakat sen, körlere, üstelik basiretleri de yoksa hidayet edip yol gösterebilecek misin?
44- Surasi kesindir ki Allah, insanlara zerre kadar zulmetmez. Ne var ki, insanlar kendi kendilerine zulmedip duruyorlar.
45- Allah'in onlari hasredip toplayacagi günde, sanki onlar dünyada gündüz bir parça kalmislar da aralarinda tanismislar gibi olacak. Allah'in huzuruna çikacaklarina inanmamis ve dogru yolu tutmamis olanlar hiç süphesiz en büyük ziyana ugramis olacaklar.
46- Onlara vaad ettigimizin bir kismini sana göstersek de, göstermeden seni vefat ettirsek de, sonunda onlarin dönüsü bize olacak. Sonra onlarin ne yapacaklarina Allah sahit olacaktir.
47- Her ümmetin bir peygamberi vardir. O peygamberleri gelince aralarinda adaletle hüküm verilir. Onlar hiç zulüm görmezler.
48- Onlar, "Eger dogru söylüyorsaniz bu vaad ne zaman yerine gelecek?" diyorlar.
49- De ki, "Ben, Allah'in dilediginin disinda kendi kendime ne bir zarar ne bir fayda verebilirim". Her ümmetin bir eceli vardir. Ecelleri gelince artik ne bir an geri, ne bir an ileri gidebilirler.
50- De ki: "O'nun azabi size geceleyin uykuda veya güpe gündüz gelecek olsa, ne dersiniz? Günahkârlarin onu alelacele istemeleri için ne sebep vardir?"
| |
| | | NiLuFeR
Mesaj Sayısı : 191 Puan : 231 Kayıt tarihi : 02/05/09
| Konu: Geri: Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali (Alfabe Sırasına Göre) C.tesi Mayıs 02, 2009 7:55 pm | |
| 51- Bu azap meydana geldikten sonra mi iman edeceksiniz, yoksa simdi mi? Halbuki onun çarçabuk gelmesini istiyordunuz.
52- Sonra o zulüm yapanlara "Tadin bakalim su ebedi azabi!" denilecek. Vaktiyle kazandiginizdan baskasi ile mi cezalandirilacaksiniz?"
53- "O azap gerçek mi?" diye sana soruyorlar. De ki; "Evet. Rabbim hakki için o kesin bir gerçektir. Ve siz bundan yakayi kurtaramazsiniz."
54- Zulüm yapmis olan herkes, azabi görünce yeryüzündeki her seyin sahibi olsa da, (o azaptan kurtulmak için) hepsini feda ederdi. Ve içten içe pismanlik duyardi. Fakat aralarinda adaletle hüküm verilir ve hiçbirine zulüm yapilmaz.
55- Haberiniz olsun ki, göklerde ve yerde ne varsa Allah'indir. Açin gözünüzü, Allah'in vaadi muhakkak ki, haktir, gerçektir. Lâkin onlarin çogu bunu bilmezler.
56- O, hem can veren, hem can alandir. Ve hepiniz O'na döndürülüp götürüleceksiniz.
57- Ey insanlar! Size Rabbinizden bir ögüt, gönüller derdine bir sifa, müminlere bir hidayet ve rahmet geldi.
58- De ki, "Allah'in ihsaniyla ve rahmetiyle, yalnizca bunlarla sevinç duysunlar. Bu, onlarin biriktirip durduklarindan daha hayirlidir."
59- De ki, "Baksaniza, Allah sizin için nice riziklar indirdi, siz onlardan bir kismini haram, bir kismini helâl yaptiniz". De ki, "Size Allah mi izin verdi, yoksa siz Allah'a iftira mi ediyorsunuz?"
60- Allah'a yalani iftira edenler kiyamet gününü ne saniyorlar? Allah, insanlara çok ihsanda bulunmustur, lâkin insanlarin çogu sükretmezler.
61- Hangi isi yaparsan yap, Kur'ân'dan ne okursan oku, ne iste çalisirsan çalis, unutmayin ki, siz ona dalip gitmisken, biz sizin üzerinizde sahidiz.
Ne yerde, ne de gökte zerre kadar hiç bir sey Rabbinin gözünden kaçmaz. Ne zerreden daha küçük, ne de ondan daha büyük! Ancak bunlarin hepsi apaçik bir kitaptadir.
62- Açin gözünüzü! Allah'in dostlari üzerine ne korku vardir, ne de onlar mahzun olurlar.
63- Onlar ki, iman etmisler ve Allah'a karsi gelmekten sakinmislardir.
64- Onlara dünya hayatinda da, ahiret hayatinda da müjdeler vardir. Allah'in sözlerinde degisiklik yoktur. Iste bu en büyük kurtulustur.
65- Habibim, onlarin laflari seni üzmesin. Çünkü san ve seref bütünüyle Allah'indir. O her seyi isitiyor, hepsini görüyor.
66. Açin gözünüzü! Göklerde kim var, yerde kim varsa hep Allah'indir. Allah'dan baskasina tapanlar dahi, Allah'a ortak kostuklarina uymus olmuyorlar, ancak zanna uymus oluyorlar. Ve yalandan baska bir sey söylemiyorlar.
67- O, öyle bir Allah'dir ki, içinde dinlenesiniz diye sizin için geceyi, göresiniz diye de gündüzü yapti. Elbette bunda söz dinleyecek olan bir kavim için âyetler (ibretler) vardir.
68- Dediler ki: "Allah, kendine çocuk edindi". O, böyle seylerden münezzehtir. O, müstagnidir. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. Bu hususta elinizde hiç bir delil yoktur. Allah'a karsi bilmediginiz bir seyi neden söylüyorsunuz?
69- De ki: Allah'a iftira edenler elbette felah bulmazlar.
70- Dünyadaki zevkler çabuk biter. Sonra dönüsleri bize olacaktir. Daha sonra da inkâr ettiklerinden dolayi o çetin azabi biz onlara tattiracagiz.
71- Bir de onlara Nuh'un kissasini oku: Hani o bir zamanlar kavmine demisti ki: "Ey kavmim, eger benim aranizda durusum ve Allah'in âyetleriyle ögüt verisim size agir geliyorsa, sunu bilin ki, ben yalnizca Allah'a dayanmisimdir, artik siz ve ortaklariniz her ne yapacaksaniz toplanip bütün gücünüzle karar veriniz. Sonra bu isiniz size dert olmasin. Sonra bana ne yapacaksaniz yapin, bana mühlet de vermeyin".
72- Eger yüz çevirirseniz çevirin, ben de sizden bir ücret istemedim ya! Benim mükafatimi ancak Allah verir. Ve ben O'nun emrine boyun egen müslümanlardan olmakla emrolundum.
73- Buna ragmen yine de onu inkâr ettiler. Biz de onu ve gemide kendisiyle beraber olanlari kurtardik. Ve onlari yeryüzüne halifeler yaptik. Âyetlerimizi inkâr edenleri ise suda bogduk. Bak iste uyarilanlarin akibeti nasil oldu.
74- Sonra onun arkasindan birçok peygamberleri kavimlerine gönderdik. Onlara açik mucizelerle geldiler. Fakat onlar bir defa yalan dediklerine sonuna kadar bir türlü inanmadilar. Iste biz, haddi asanlarin kalblerini böyle mühürleriz.
75- Sonra bunlarin arkasindan Musa ile Harun'u âyetlerimizle Firavun'a ve cemaatine gönderdik. Iman etmeyi kibirlerine yediremediler ve günahkâr bir kavim oldular.
76- Kendilerine tarafimizdan hak gelince, "Muhakkak ki bu, apaçik bir sihirdir." dediler.
77. Musa dedi ki, "Size hak gelince, ona böyle mi diyorsunuz? Bu sihir midir?" Halbuki sihirbazlar iflah olmazlar.
78- Dediler ki: "Sen bizi, atalarimizdan kalan yoldan çeviresin de yeryüzünde saltanat ikinizin olsun diye mi geldin? Biz ikinize de inanmayiz".
79- Firavun da: "Bana bütün bilgili sihirbazlari toplayip getirin!" dedi.
80- Sihirbazlar gelince, Musa onlara: "Ortaya ne atacaksaniz atin!" dedi.
81- Onlar ortaya atinca Musa dedi ki, "Sizin yaptiginiz sey sihirdir. Muhakkak ki, Allah onu iptal edecektir. Süphe yok ki, Allah fesatçilarin islerini düze çikarmaz."
82-Allah, hakkin hak ve gerçek oldugunu kelimeleriyle ispat eder, günahkârlarin hosuna gitmese de
83- Firavun ve adamlarinin kendilerini belaya ugratacagi korkusundan dolayi Musa'ya kendi kavminin bir oymagindan baska kimse iman etmedi. Çünkü orada Firavun çok üstün idi ve o kesinlikle asiri giden taskinlardandi.
84- Musa dedi ki: "Ey kavmim! Siz gerçekten Allah'a iman ettinizse, O'na samimiyetle teslim olan müslümanlardan oldunuzsa artik O'na güvenin!"
85- Onlar da: "Biz Allah'a güvendik. Ey Rabbimiz, bizi o zalim kavmin fitnesine ugratma!" dediler.
86- "Bizi rahmetinle o kâfir kavmin elinden kurtar!"
87- Biz Musa ile kardesine söyle vahyettik: "Kavminiz için Misir'da birtakim evler hazirlayin ve evlerinizi kibleye karsi yapin ve namazi kilin ve müminlere müjde verin."
88- Musa dedi: "Ey Rabbimiz! Sen Firavun'a ve adamlarina su dünya hayatinda göz kamastirici zenginlik ve bol bol servet verdin. Ey Rabbimiz! Senin yolundan saptirsinlar diye mi? Ey Rabbimiz! Onlarin mallarini sil süpür ve kalblerine sikinti düsür. Çünkü onlar o acikli azabi görmedikçe iman etmeyecekler."
89- Allah buyurdu: "Her ikinizin de duasi kesinlikle kabul olundu. Siz yine dogru ve dürüst olmaya devam edin. Kendini bilmeyenlerin yoluna sakin uymayin."
90- Ve sonra Israilogullari'ni denizden asirdik. Firavun, düsmanca saldirmak için derhal adamlarini ve askerlerini arkalarina düsürdü. Ta ki, suda bogulmaya baslayinca "Inandim, gerçekten de Israilogullari'nin iman ettiginden baska tanri yoktur. Ben de ona teslim olanlardanim." dedi.
91- Simdi mi? Oysa bundan önce hep isyan etmistin ve fesatçilardan idin.
92- Biz de bugün senin bedenini arkandan gelenlere bir ibret olsun diye kurtaracagiz. Bununla beraber, insanlarin birçogu âyetlerimizden yine de gafildirler.
93- Gerçekten Israilogullari'ni çok güzel bir yurda yerlestirdik ve onlara hos nimetlerden riziklar verdik. Anlasmazliga düsmeleri de kendilerine ilim geldikten sonra oldu. Süphe yok ki, Rabbin, o anlasmazliga düstükleri konularda kiyamet günü aralarinda hüküm verecektir.
94- Sana indirdiklerimizde herhangi bir süpheye düsersen, senden önce kitap okuyanlara sor. Andolsun ki, sana Rabbinden hak gelmistir. Sakin süphe edenlerden olma!
95- Ve sakin Allah'in âyetlerini inkar edenlerden olma, sonra hüsrana ugrayanlardan olursun.
96- Dogrusu, aleyhlerinde Rabbinin hükmü kesinlesmis olanlar imana gelmezler.
97- Onlara bütün mucizeler hep birden gelse, yine de o acikli azabi görünceye kadar inanmazlar.
98- Fakat o vakit iman edip de imanlari kendilerine fayda vermis bir kasaba olsaydi? Ancak Yunus'un kavmi iman ettikleri vakit, dünya hayatinda o rezillik azabini üzerlerinden kaldirmis ve bir süre onlari rahata kavusturmustuk.
99- Eger Rabbin dileseydi, yeryüzünde kim varsa hepsi toptan iman ederlerdi. O halde insanlari hep mümin olsunlar diye sen mi zorlayacaksin?
100- Allah'in izni olmadikça hiçbir kisinin iman etmesi mümkün degildir. Akillarini kullanmayanlar üzerine Allah bir ugursuzluk yükler.
101- De ki: "Göklerde ve yerde olup bitenlere dikkatle bakin!" Fakat o uyarmalar ve o âyetler, iman etmeyen bir kavme fayda vermez ki!
102- Onlar, kendilerinden önce gelmis geçmis olanlarin ugradiklari felaket günleri gibisinden baskasini mi bekliyorlar? De ki, "Bekleyin, ben de sizinle beraber bekleyenlerden olacagim."
103- Sonra biz, peygamberlerimizi ve iman edenleri kurtaririz. Iste biz böyleyiz. Müminleri kurtarmak üzerimize düsen bir görevdir.
104- De ki: "Ey insanlar! Eger benim dinimde bir süpheniz varsa, sunu bilin ki, Allah'i birakip da sizin taptiklariniza tapmam. Lâkin sizin de caninizi alacak olan Allah'a taparim. Bana müminlerden olmam emredilmistir".
105- "Ayrica yüzünü tevhid dininden ayirma ve sakin müsriklerden olma!" (diye emrolundum).
106- "Ve Allah'dan baska, sana faydasi da, zarari da dokunmayacak olan seylere yalvarma! Eger yalvarirsan, o zaman hiç süphesiz sen zalimlerden olursun.
107. Ve eger Allah, sana bir zarar dokunduracak olursa, onu O'ndan baska giderecek yoktur. Ve eger sana bir hayir dilerse, o zaman da O'nun hayrini engelleyebilecek kimse yoktur. O, lütfunu diledigi kuluna nasip eder. Allah çok yarligayici, çok esirgeyicidir.
108. De ki: "Ey insanlar! Iste size Rabbinizden hak geldi. Artik kim hidayeti kabul ederse kendi cani için kabul etmis olur. Kim sapiklik ederse kendi zararina sapiklik etmis olur. Ve ben sizin üzerinize vekil degilim."
109- Sana vahyolunana uy! Ve Allah hükmünü verinceye kadar sabret. Çünkü O, hüküm verenlerin en hayirlisidir | |
| | | | Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali (Alfabe Sırasına Göre) | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|