Bu ilk ayrılık değil. Kaldır başını dik dur. Sakın kırpma gözlerini düşmesin yaşların dudaklarına. Nelerle karşılaştın sen bu küçük yaşta, buna da alışırsın yüreğim kafana takma…
Bu ilk yalnız yürüyüşün değil. Hadi hızlı yürü karanlığa kalma. Sık yumruğunu avuçların kamasın sadece iki tarafa bulaşma. Sakın arkana bakma, geride kalan çok dan dalmıştır derin uykulara. Sen aldırma yüreğim boş ver umursama…
Bu ilk yaran değil ki kabuk bağladıkça yarası acıdan kavrulan. Kapanır zamanla merak etme. Sakın tuz basma üstüne. Kapat kapını açma kimselere. Bak bu defa beni dinle. Hiç bir şey yokmuş gibi davran, yaşamaya bak hayatı dolu dolu. Tamam, biliyorum kolay değil, ama böylede kendini yeme… “Hak etmedi beni” de geç git. Başın dik unutma…
Nelere katlandık biz seninle yüreğim. Sabahlara kadar boş duvarlara bakıp hayaline daldım gözlerimi kapatmamak için adım adım, gökyüzüne tırmandım teker teker yıldızları avuçladım ellerimle, ama nafile umut bitmiş içimde... Başucunda nöbet tuttuk yalnızlığın, gözlerimin pınarı söndü, daha neyine senin yüreğim başka bir yüreği sevmek sana mı kaldı… Görmedin mi olmuyor artık sevda sana göre değil. Boyun dan büyük sevdaya karışma demedi mi annen sana, parçalara ayrıldıkça daha çok haz duyuyorsun yetmedi mi kırılmışlığın yetmedi mi yüreğinin sancısı kara sevdan? Dur artık bu kadarı fazla, gözyaşların dinsin artık. “Beki”lerle, “keşke”lerle olmuyor öğrendin. Denedin, denedin ver her defasında yenildin. Aşk sana göre değil artık anla..
Daha fazla kendini yorma…