Sevmek; ne bin kere ölmek, ne de yok olmaktır sevdiği için..Soğuk sularda boğulmak yada kaybolmak değildir.. Irmakların çağlayanı olmak yada şelale misali akmak değildir gözlerinden.. Bir dolapta sadece ona giyeceğin bir elbiseyi saklamak, yada bir çiçek seçip körü körüne ona isim takmak.. Ağlamak yada kahrolmak onun gidişiyle.. Ölümlerden ölüm beğenip, umarsızca bir gidişi sahiplenip kendine terketmek değil.. Sevmek hatırlamak, yaşamak.. Gittiğinde onu unutmamak..
Sevmek; İlk köşebaşında, inecek var şöför bey diyip, terk etmek değil o seni seven kalbi.. Yada zorluğa yenilipte, bir kaçamak kurşunun önüne atlamak.. Aldanmak yada aldatmak bilmeden.. Kimi zamanda aldatılmak.. Kuru bir kalabalığa girip, kaybolmak değil gerçekten sevmek.. Suskun saatlerin bozanı olmak, terkedeni olmak bir ayrılık şiirinin başrolünde.. Yağmurdan kaçar gibi kaçmak değilde, annesine koşan bir çocuk misali yürümek körü körüne ateşlere.. Yanacağını bile bile, korka korka yinede yürümek ! Sevmek hatırlamak.. Akla ilk geldiğinde akla, ona koşmayı arzulamak, koşamasanda, koşacağını hayal etmek..
Sevmek; bir kibrit ateşinde, onun aşkıyla ısınmayı bilmek.. Gördüğün yüzle yetinmek ve gözlerinde kaybolurken bir daha diyebilmek.. Eli değdiğinde eline, yada kokusu değdiğinde tenine, bir kez daha ölmek, onunla doğabilmek için. Geç kalsan da ona, yetişebilmek için dua etmek.. Olmayacağını bile bile.. Körü körüne bağlanmak onsuzluğun yokluğuna.. Duaların sonunda ki ‘ amin ‘ den önce, onun adını geçirmek yüreğinde.. Köşede.. Bilmediğin her yerde, sadece onun varlığını istemek.. İstemek ve bulmak için onun geçtiği her köşeyi adım adım arşınlamak..
Sevmek; o gittiğinde, gel diye yalvarabilmek.. Ayaklarına kapanmayı gurur etmemek.. Onsuzluğu kendine ölüm bellemek ve o gittiğinde ölebilmek.. Yaşasada bedeni, gözlerinde nefreti ve yokluğunu gösterebilmek.. hiç bir göze değmemek ve dudaklarını mühürlemek.. Ne bir dudağa değmek.. Nede ‘ seni seviyorum ‘ ları tüketmek yok yere..
Sevmek; mum ışığında gözlerine bakarken değilde, o yokken ‘ seni seviyorum ‘ diyebilmek.. Yokluğunda sessizce yok olmak ama kimseye belli etmemek.. Dökülen her göz yaşı ‘ senin için ‘ diyebilmek ve helal etmek son damlasına kadar.. İsyanlar da sessiz çığlıklar atmak içinde.. Her geçeni sölememek yüzüne yada senin yüzünden demek yerine, ‘ canın sağolsun ‘ diyebilmek..
Sevmek; sevgilinin öl emrine gülüp geçebilmek.. Onun her yokluğunda ölmek ve bir kez daha var olmayı bilmek o sana geldiğinde.. Susmayı bilmediğinde susamak.. O ‘ na susamak, onsuzluğu reddetmek .. Ve bir gece o gelmediğinde, ölümlerden ölüm beğenip, onsuzlukla ölmek..
Sevmek; bir ekmeği böler gibi bölmek yüreğinde ki sevgiyi ikiye.. Kalbine onun adını yazmak, yazdığın ismi kalbinin en ücra köşesine gömmek.. Soğuk bir kış gününde resmine bakıpta, iyki varsın diyebilmek ve bunu kalpten defalarca tekrar etmek..
Sevmek; umarsızca gitmek.. Sevgilinin çıkarları için gerektiğinde ardına bile bakmadan, yada aldırmadan sevdiğinin yanaklarında ki yaşlara gidebilmek.. Gözlerinden kan damlarken ve sızlarken yüreğin, gözlerinin içine bakarak ‘ bitti’ diyebilmek.. Bir daha onu görmemeyi, o avuçlarda ellerini ısıtamıyacağını bile bile ondan vazgeçmek..
Sevmek; ölmemek.. Sırf onun yaşamasına neden olabilmek için, her gün ölsende, o tabutun içinde kara toprağa girmemek.. Yolda gördüğün tanımadığın yüzleri ona benzetmek.. hiç sevmediğin birisine sırf ‘ o ‘ nu hayal edip dokunabilmek.. Yetmesede sana bununla yetinebilmek..
Ben bir gün, bir nedenle seni SEVMEK ‘ten vazgeçtiğimde, sende vazgeçersen.. Yine de beni unutma olurmu ? Çünkü ben birgün, seni sevmekten mecburen vazgeçebilirim..