www.ASKmekan.Net Ask, Sevgi, Sohbet |
|
| Nazım Hikmet | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
sheHra
Mesaj Sayısı : 132 Puan : 249 Kayıt tarihi : 02/05/09 Yaş : 37
| Konu: Nazım Hikmet Paz Mayıs 03, 2009 8:25 pm | |
| BELKİ BEN
Belki ben o günden çok daha evvel, köprü başında sallanarak bir sabah vakti gölgemi asfalta salacağım. Belki ben o günden çok daha sonra , matruş çenemde ak bir sakalın izi sağ kalacağım... Ve ben o günden çok daha sonra: sağ kalırsam eğer, şehrin meydan kenarlarında yaslanıp duvarlara son kavgadan benim gibi sağ kalan ihtiyarlara, bayram akşamlarında keman çalacağım... Etrafta mükemmel bir gecenin ışıklı kaldırımları Ve yeni şarkılar söyleyen yeni insanların adımları... | |
| | | sheHra
Mesaj Sayısı : 132 Puan : 249 Kayıt tarihi : 02/05/09 Yaş : 37
| Konu: Geri: Nazım Hikmet Paz Mayıs 03, 2009 8:28 pm | |
| BULUT MU OLSAM
Denizin üstünde ala bulut yüzünde gümüş gemi içinde sarı balık dibinde mavi yosun kıyıda bir çıplak adam durmuş düşünür.
Bulut mu olsam, gemi mi yoksa? Balık mı olsam, yosun mu yoksa? .. Ne o, ne o, ne o. Deniz olunmalı, oğlum, bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla. | |
| | | sheHra
Mesaj Sayısı : 132 Puan : 249 Kayıt tarihi : 02/05/09 Yaş : 37
| Konu: Geri: Nazım Hikmet Paz Mayıs 03, 2009 8:29 pm | |
| YİNE SANA DAİR
Sende; ben, kutba giden bir geminin sergüzeştini, Sende; ben, kumarbaz macerasını keşiflerin, Sende uzaklığı, Sende; ben, imkansızlığı seviyorum.
Güneşli bir ormana dalar gibi dalmak gözlerine Ve kan ter içinde, aç ve öfkeli, Ve bir avcı iştahıyla etini dişlemek senin.
Sende, ben, imkansızlığı seviyorum, Fakat asla ümitsizliği değil... | |
| | | sheHra
Mesaj Sayısı : 132 Puan : 249 Kayıt tarihi : 02/05/09 Yaş : 37
| Konu: Geri: Nazım Hikmet Paz Mayıs 03, 2009 8:30 pm | |
| YAŞAMAYA DAİR (1-2-3) 1
Yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın bir sincap gibi mesela, yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
Yaşamayı ciddiye alacaksın, yani o derecede, öylesine ki, mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda, yahut kocaman gözlüklerin, beyaz gömleğinle bir laboratuarda insanlar için ölebileceksin, hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için, hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken, hem de en güzel en gerçek şeyin yaşamak olduğunu bildiğin halde.
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin, hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, yaşamak yanı ağır bastığından.
1947
2
Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız, yani, beyaz masadan, bir daha kalkmamak ihtimali de var. Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına, hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden, yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz en son ajans haberlerini.
Diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için, diyelim ki, cephedeyiz. Daha orda ilk hücumda, daha o gün yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün. Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu, fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.
Diyelim ki hapisteyiz, yaşımız da elliye yakın, daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının. Yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız, insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla yani, duvarın ardındaki dışarıyla.
Yani, nasıl ve nerede olursak olalım hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...
1948
3
Bu dünya soğuyacak, yıldızların arasında bir yıldız, hem de en ufacıklarından, mavi kadifede bir yaldız zerresi yani, yani bu koskocaman dünyamız.
Bu dünya soğuyacak günün birinde, hatta bir buz yığını yahut ölü bir bulut gibi de değil, boş bir ceviz gibi yuvarlanacak zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.
Şimdiden çekilecek acısı bunun, duyulacak mahzunluğu şimdiden. Böylesine sevilecek bu dünya 'Yaşadım' diyebilmen için... | |
| | | sheHra
Mesaj Sayısı : 132 Puan : 249 Kayıt tarihi : 02/05/09 Yaş : 37
| Konu: Geri: Nazım Hikmet Paz Mayıs 03, 2009 8:30 pm | |
| SENİ DÜŞÜNÜRÜM
Seni düşünürüm Anamın kokusu gelir burnuma Dünya güzeli anamın
Binmişsin atlıkarıncasına içimdeki bayramın Fırdönersin eteklerinle saçların uçuşur Bir yitirip bir bulurum al al olmuş yüzünü
Sebebi ne Seni bir bıçak yarası gibi hatırlamamın Sen böyle uzakken senin sesini duyup Yerimden fırlamamın sebebi ne?
Diz çöküp bakarım ellerine Ellerine dokunmak isterim Dokunamam Arkasından camın Ben bir şaşkın seyircisiyim gülüm Alaca karanlığımda oynadığım dramın | |
| | | | Nazım Hikmet | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|